12 Temmuz 2015 Pazar

Bu Gece de Gelmedin

Senin için hazırlandım bu gece
Aynanın karşısından hiç ayrılmadım
Sırf sen seviyorsun diye kırmızı rujumu sürdüm
Saçlarımı taradım saatlerce, parfüm sıktım her yere
Rimelim aktı sen hala yoktun.

Senin için koşuyordum zamanla yarışıyorum
Anlık senli hayaller kurarken
Biliyordum ki benim için giyinmiştin rujunu sürmüş
Tenine en çok yakışan parfümü sıkmıştın
Geleceğim sevdiğim bekle…
Akrep yelkovana düşman
Zaman geçiyor kaç gece düştü bahtıma
Zehir, zindan masayı da hazırlamıştım
Kadehler boş, mumlar eridi masaya
Pencerede kalakaldım sen hala yoktun.
Bekletmek seni imkânsızdı zamanlar hızlı akarken
Bilirim ki ellerinle ne güzel sofralar hazırlamışsındır
Belki senin en sevdiğin şarabı almış
Mumların ışığındasındır
Mumlar erir yüreğime damlar ağlarım yanarım zamana
Geleceğim sevdiğim bekle…
Güneşim dargın aya nazları hep bana
Topladım masayı, şarabı kendim içtim
Kadehini kırdım hasretinle yanarken
Gece sönüyordu sen hala yoktun.
Senin ne yaptığını hayal ediyorum artık
Belki hala penceredesin beni bekliyorsun
Ayrılmadan öncesi
Yollarımız ikiye bölünmeden
Belki sen bu şehirdesindir belki senin bulunduğun şehirdeyim
Bekle belki kapındayımdır.
Anladım bu gece de gelmeyeceksin
Rujumu da sildim bir çırpıda
Aynada yüzüm, yüzümde hüzün
Şehir kadar ağlıyorum sen hala yoksun.
Geldim sevdiğim kapındayım zile basamıyorum
Gücüm yok takatim yok senin yüzüne bakmaya
Seni görüyorum perdenin ardında ağlıyorsun
Geldim geriye dönüyorum
Hayallerimin ardında kalan yere
Hoşça kal.

31 Temmuz 2010
Paraf & Efsane Etrafoğulları

5 yorum:

  1. Videosunu izlemek ve dinlemek isteyenler şiirin sonundaki "Paraf & Efsane Etrafoğulları" yazan yeri tıklayabilir.

    Şiirin seslendirmesini yapan "Esinti Penceresi" kullanıcı isimli değerli arkadaşımıza da selam olsun.

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Elektrik hatlarında arızasından dolayı sürekli kesinti halinde yaşamaya çalışıyoruz.

      Sil
  3. (...) Oysa, gözlerin ne diyorsa doğru, diyecektin. Gamzelerin, diyecektin, dünyanın bütün güneşli pencereleri. Bu hülyalı zaman, diyecektin, kirpiğin kirpiğe değmesi kadar. Parmaklarının rayihası, sesinin gökbahçesi, kulak memelerindeki kandil, kâküllerindeki uykulu arzu, göğüslerinin naz gölleri, bacaklarından akan ırmak, ağzının serçe kuşları, teninin atlas uykuları... ben seni sevmek istiyorum, diyecektin, diyemedin. Güzellik tanrının değil, insanın insana bağışıdır, diyemedin. Yalnızlık taşa çevirir yüreği, diyemedin. İnsan sevmezse dünya bir yaşama cezasından başka nedir ki, diyemedin. Her vazgeçişte gövdemiz biraz daha uzaklaşır bizden, diyemedin. İnsan bütün acılardan sadece bir sevgi sözüyle döner dünyaya, diyemedin. (...)

    Şükrü Erbaş

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.