Malzemelerimiz:
500 gr tavuk göğsü
1/2 çay bardağı sıvı yağ
Bir adet soğan
İki adet domates
İki adet yeşil biber
İki bardak su
Tuz ve baharat
Yapılışı:
- Yağımızı kızartıyor ilk önce yemeklik doğradığımız soğanı daha sonra yine küçük parçalar haline getirdiğimiz biberleri atıp soğanlar pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.
- Daha sonra kuşbaşılık parçalara ayırdığımız tavuk etini karıştırıp birlikte bir müddet daha kavuruyoruz.
- Kabuklarını soyarak yemeklik doğradığımız domatesleri ekliyoruz.
- Üzerine tuzumuzu ve arzu ettiğimiz baharatlarını ekliyor, kaynamış suyumuzu da ilave ederek tenceremizin kapağını kapatıyor ve kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz.
- Yaklaşık 20 dakika sonra yemeğimiz servise hazırdır.
Afiyet bal şeker olsun.
500 gr tavuk göğsü
1/2 çay bardağı sıvı yağ
Bir adet soğan
İki adet domates
İki adet yeşil biber
İki bardak su
Tuz ve baharat
Yapılışı:
- Yağımızı kızartıyor ilk önce yemeklik doğradığımız soğanı daha sonra yine küçük parçalar haline getirdiğimiz biberleri atıp soğanlar pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.
- Daha sonra kuşbaşılık parçalara ayırdığımız tavuk etini karıştırıp birlikte bir müddet daha kavuruyoruz.
- Kabuklarını soyarak yemeklik doğradığımız domatesleri ekliyoruz.
- Üzerine tuzumuzu ve arzu ettiğimiz baharatlarını ekliyor, kaynamış suyumuzu da ilave ederek tenceremizin kapağını kapatıyor ve kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz.
- Yaklaşık 20 dakika sonra yemeğimiz servise hazırdır.
Afiyet bal şeker olsun.
21 senelik evlilikten sonra "aşk ışıltısını" canlı tutmanın
YanıtlaSilyeni bir yolunu buldum.
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında eşimin fikriydi.
Bir gün eşim, beni çok şaşırtarak:
"Biliyorum ki onu seviyorsun" dedi.
"Ona da zaman ayırman gerekiyor"
Karımın, ziyaret etmemi istediği "öbür kadın"
19 yıldır dul olan annemdi. İşimin yoğunluğu ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim.
Endişelendi ve hemen;
"İyi misin, her şey yolunda mı?" diye sordu.
Annem de geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz bir davetin mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenen tipte kadınlardandı.
"Seninle beraber ikimiz biraz zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm." diye cevapladım.
"Sadece ikimiz mi?"
Biraz düşündü ve "Çok isterim" diye cevap verdi.
O Cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum. Eve vardığımda fark ettim ki o da, randevumuzdan ötürü hafif gergin görünüyordu. Kapısının önünde, paltosunu çoktan
giymiş bir şekilde bekliyordu. Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde babamla kutladıkları son evlilik yıldönümlerinde giydiği elbise vardı.
Bana melekler kadar ışıltılı bir yüzle gülümsedi. Arabaya bindiğimizde;
"Arkadaşlarıma oğlumla dışarı çıkacağımı söyledim ve gerçekten çok etkilendiler" dedi.
"Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorlar."
Gittiğimiz restorant, çok şık olmasa da sevimli, sıcak ve servisin kaliteli olduğu bir mekândı. Annemse, bir kraliçe edasıyla koluma girdi.
Yerimize oturduktan sonra ona menüyü okumam gerekmişti, çünkü küçük yazıları göremiyordu. Ben daha menünün ortalarındayken annemin nemli gözlerle ve nostaljik bir gülüşle bana bakmakta olduğunu fark ettim:
"Eskiden, sen küçükken, menüleri okuyan bendim, sense meraklı bakışlarla beni dinlerdin" dedi.
Ben de gülümsedim;
"O zaman, şimdi senin rahat rahat oturma sıran ve ben de okuyarak borcumu ödeyebilirim" dedim.
Yemek boyunca muhabbetimiz çok güzeldi, sıra dışı hiçbir şey olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden bahsederek kaybettiğimiz zamanın birazını telâfi etmeye çalıştık. O kadar çok konuştuk ve eğlendik ki film saatini kaçırdık. Akşam annemi bırakırken;
"Seninle tekrar çıkmak isterim ama ancak bu sefer benim seni davet etmeme izin verirsen" dedi ve bir akşam tekrar buluşmakta karar kıldık.
Eve geldiğimde eşim yemeğin nasıl geçtiğini sordu:
"Çok güzeldi" dedim "Düşünebileceğimin çok üstündeydi"
Birkaç gün sonra annem aniden ciddi bir kalp krizi sonucu vefat etti. Bu, o kadar âni gerçekleşmişti ki onun için bir şey daha yapma şansım olmamıştı.
Birkaç zaman sonra evime, annemle yemek yediğimiz restorantdan, ödenmiş iki kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir not yollandı:
"Oğlum, bu faturayı önceden ödedim, çünkü seninle kararlaştırdığımız randevu gününe gelemeyeceğimden neredeyse yüzde yüz emindim. Yine de iki kişilik bir yemek ayarladım çünkü bu sefer eşinle beraber gitmenizi istiyorum.
Seninle olan o günkü randevumuzun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemezsin. Seni Seviyorum."
O esnada, "Seni Seviyorum" demenin ve hayatta değer verdiğimiz insanlara hak ettikleri zamanı ayırmanın önemini anladım. Hayatta hiçbir şey ailenizden daha önemli değildir. Onlara hakları olan
zamanı ve ilgiyi verin çünkü böyle şeyleri erteleyebileceğiniz "başka bir zaman" ı her istediğinizde yakalayamayabilirsiniz.
Alıntı