Değerli etraf okurları, bugün sizlere Fatih Sultan Mehmet’in Hocalarından biri olan Akşemsettin’i tanıtmaya çalışacağız.
Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında Şam'da doğmuştur. Hacı Bayram Veli'nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet'in hocalarındandır. Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında Şam'da doğmuştur. Hacı Bayram Veli'nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet'in hocalarındandır.
Tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün Nuriye adlı Tasavvuf kitapları bilinen ünlü eserleridir.
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu İlinin, Göynük ilçesindedir. İlçede her yıl,İstanbul'un fetih günü olan 29 Mayıs tarihinde anma günleri düzenlenmektedir.
Ünlü İslam büyüğü Akşemsettin, küçük yaşlardan itibaren ilme ve sanata karşı ilgi duydu. Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami ilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.
Tıp alanında önemli çalışmalar yaptı. Akşemsettin'in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra başlamıştı. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II. Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti.
İstanbul'un fethi sırasında büyük yârarlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünyâ malına önem vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemsettin Fatih Sultan Han ile İstanbul'a ayak bastı ve kendisine verilen önem, bir ünlü olacak hikayeye dönüştü.
Beyaz atına binmiş,ordusunun önünde giren Fatih Sultan Han. İki yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Mola Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor.
Türk Ordusunu karşılıyan şehir halkı yol boyunca dizilmiş,heyecanla ellerindeki çiçek demetlerini Padişaha sunmak için ileri atılıyor.
Şehir halkı ak sakalıyla ağır duruşuyla padişah sanıp çiçekleri Akşemsettin’e sunmaya çalışıyor. Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih'i göstererek:
"Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz" demek istiyor. Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin'i göstererek:
"Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim ama O, benim hocamdır" diyor.
Eserleri
- Risalet-ül-Nuriyye (Nur Risalesi)
- Def'ü Metain
- Risale-i Zikrullah
- Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli
- Makamat-ı Evliya (Velilerin Makamları)
- Maddet-ül-Hayat (Hayat Maddesi)
- Nasihatname-i Akşemseddin (Akşemseddin Nasihatnamesi)
- Kitab-ül-Tıp (Tıp Kitabı)
- Hall-i Müşkülat (Güçlüklerin Halli)
Kaynakça
- Ahmet Özdemir , Hacı Bayram veli ve Eşrefoğlu Rumî - Toker Yayınları, İst. 2002
Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında Şam'da doğmuştur. Hacı Bayram Veli'nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet'in hocalarındandır. Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında Şam'da doğmuştur. Hacı Bayram Veli'nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet'in hocalarındandır.
Tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün Nuriye adlı Tasavvuf kitapları bilinen ünlü eserleridir.
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu İlinin, Göynük ilçesindedir. İlçede her yıl,İstanbul'un fetih günü olan 29 Mayıs tarihinde anma günleri düzenlenmektedir.
Ünlü İslam büyüğü Akşemsettin, küçük yaşlardan itibaren ilme ve sanata karşı ilgi duydu. Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami ilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.
Tıp alanında önemli çalışmalar yaptı. Akşemsettin'in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra başlamıştı. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II. Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti.
İstanbul'un fethi sırasında büyük yârarlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünyâ malına önem vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemsettin Fatih Sultan Han ile İstanbul'a ayak bastı ve kendisine verilen önem, bir ünlü olacak hikayeye dönüştü.
Beyaz atına binmiş,ordusunun önünde giren Fatih Sultan Han. İki yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Mola Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor.
Türk Ordusunu karşılıyan şehir halkı yol boyunca dizilmiş,heyecanla ellerindeki çiçek demetlerini Padişaha sunmak için ileri atılıyor.
Şehir halkı ak sakalıyla ağır duruşuyla padişah sanıp çiçekleri Akşemsettin’e sunmaya çalışıyor. Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih'i göstererek:
"Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz" demek istiyor. Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin'i göstererek:
"Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim ama O, benim hocamdır" diyor.
Eserleri
- Risalet-ül-Nuriyye (Nur Risalesi)
- Def'ü Metain
- Risale-i Zikrullah
- Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli
- Makamat-ı Evliya (Velilerin Makamları)
- Maddet-ül-Hayat (Hayat Maddesi)
- Nasihatname-i Akşemseddin (Akşemseddin Nasihatnamesi)
- Kitab-ül-Tıp (Tıp Kitabı)
- Hall-i Müşkülat (Güçlüklerin Halli)
Kaynakça
- Ahmet Özdemir , Hacı Bayram veli ve Eşrefoğlu Rumî - Toker Yayınları, İst. 2002
Öyleyse soruyorum, kendisinden nefret eden adam başkasını sevebilir mi? Kendisiyle anlaşamayan kişi başkasıyla anlaşabilir mi? Kendisinden bile bıkmış usanmış kişi başkasına keyif verebilir mi? Bana göre, insan delilikten daha deli değilse bu sorular karşısında sadece susar.
YanıtlaSilDeliliğe Övgü, Erasmus