''Kınama, takdir etme. Sadece bir tanıksın, ilgisi olmayan bir seyirci. Reddetme. “Bu iyi değil” deme, çünkü bu da bir reddetmektir ve bastırmaya çalışırsın. İlgisiz kal. Sadece seyret ve bak. Merhametle bak ki, iyileştirme gerçekleşsin. İlgisiz, merhametli bir bilinç, yaranın üzerine geldiğinde, yara yok olur, buharlaşır. Neden diye sormaz. Sadece doğaldır, nasılsa öyledir, nasıl oluyorsa öyledir. Bunu söylüyorsam deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Dene ve bu deneyimi sen de kazan. Yolu budur.
Yaşayan bütün toplumlar bile yerkürenin sahibi değildir. Onlar yalnızca, iyi aile babaları gibi ,kullanım hakkına sahiplerdir ; onu daha sonraki nesillere iyileştirilmiş bir halde devretmek zorundadırlar.
Sözümün akışını bozup güzel tümceler aramaktansa güzel tümceleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. Bir sözün ardından koşmamalıyız, söz bizim ardımızdan koşmalı, işimize yaramalı, Söylediğimiz şeyler sözlerimizi almalı ve dinleyenin kafasını öyle doldurmalı ki artık sözcüklerini hatırlayamasın. İster kağıt üstünde olsun, ister ağızdan, benim sevdiğim konuşma, düpedüz, içten gelen, lezzetli, şiirli, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. Güç olsun, zararı yok; ama sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçsın düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. Dinleyen, her yediği lokmayı tadarak yesin.
Konuşma, Sueton'un, Julius Caesar'ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça,vaizce olmasın. Söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. Gösteriş için herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa, konuşmada bilinmedik sözcükler, duyulmadık tümceler aramak da bir medreseli çocuk çabasıdır.
Adâlet nedir? Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? Dikenleri sulamak. Adâlet, bir nimeti yerine koymaktır; su emen her kökü sulamak değil. Zulüm nedir? Bir şeyi konmaması gereken yere koymak; buysa, belâya kaynak olur ancak.
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Dünyada yüce olan her şey nevrotiklerin elinden çıkmıştır.
YanıtlaSilYalnızca onlar dinlerimizi oluşturmuş, başyapıtlarımızı bestelemiştir.
Marcel Proust
''Kınama, takdir etme. Sadece bir tanıksın, ilgisi olmayan bir seyirci. Reddetme. “Bu iyi değil” deme, çünkü bu da bir reddetmektir ve bastırmaya çalışırsın. İlgisiz kal. Sadece seyret ve bak. Merhametle bak ki, iyileştirme gerçekleşsin. İlgisiz, merhametli bir bilinç, yaranın üzerine geldiğinde, yara yok olur, buharlaşır. Neden diye sormaz. Sadece doğaldır, nasılsa öyledir, nasıl oluyorsa öyledir. Bunu söylüyorsam deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Dene ve bu deneyimi sen de kazan. Yolu budur.
YanıtlaSilOsho
Yaşayan bütün toplumlar bile yerkürenin sahibi değildir. Onlar yalnızca, iyi aile babaları gibi ,kullanım hakkına sahiplerdir ; onu daha sonraki nesillere iyileştirilmiş bir halde devretmek zorundadırlar.
YanıtlaSilKarl Marx
Denemeler
YanıtlaSilSözümün akışını bozup güzel tümceler aramaktansa güzel tümceleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. Bir sözün ardından koşmamalıyız, söz bizim ardımızdan koşmalı, işimize yaramalı, Söylediğimiz şeyler sözlerimizi almalı ve dinleyenin kafasını öyle doldurmalı ki artık sözcüklerini hatırlayamasın. İster kağıt üstünde olsun, ister ağızdan, benim sevdiğim konuşma, düpedüz, içten gelen, lezzetli, şiirli, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. Güç olsun, zararı yok; ama sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçsın düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. Dinleyen, her yediği lokmayı tadarak yesin.
Konuşma, Sueton'un, Julius Caesar'ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça,vaizce olmasın. Söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. Gösteriş için herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa, konuşmada bilinmedik sözcükler, duyulmadık tümceler aramak da bir medreseli çocuk çabasıdır.
Montaigne
Adâlet nedir? Ağaçları sulamak.
YanıtlaSilZulüm nedir? Dikenleri sulamak.
Adâlet, bir nimeti yerine koymaktır; su emen her kökü sulamak değil.
Zulüm nedir? Bir şeyi konmaması gereken yere koymak; buysa, belâya kaynak olur ancak.
Rumi