5 Kasım 2012 Pazartesi

Mantı

Hazır mantılar çıkınca hamuru bile sorun olmuyor.

4 yorum:

  1. Sevgili bir başka güzelsin bugün.
    Ay gibisin pırıl pırıl gülüşün
    Güzeller bayram günü süslenir,
    Seninse bayramları süsler yüzün.

    Ömer Hayyam

    YanıtlaSil
  2. Bedenin yükünü ayaklar taşır,
    Ruhun yükünü yürekler...

    Can Yücel

    YanıtlaSil
  3. Aynı bardaktan içmeyeceğiz
    Ne sıcak şarabı, ne suyu,
    Kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz,
    Pencereden bakmayacağız akşama doğru.
    Sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,

    Ama düştüğümüz aynı sevda.


    Anna Ahmatova

    YanıtlaSil
  4. VAY KURBAN
    Dağlarının, dağlarının ardı,
    Nazlıdır.
    Uçurum kıyısında incecik bir yol
    Gider dolana - dolana,
    Bir hastan vardır, umutsuz,
    Belki Ayşe, belki Elif
    Endamı kuytuda başak,
    Memesinin, memesinin altında,
    Bir sancı,
    Bir hayın bıçak...

    Ölüm bu,
    Fıkara ölümü
    Geldim, geliyorum demez.
    Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
    Ya da seher, mahmurlukta,
    Bakarsın, olmuş olacak.
    Bir hastan vardı umutsuz,
    Hasreti uykularda,
    Hasreti soğuk sularda.
    Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
    İki mavi, kocaman korku çiçeği,
    Açar, derin kuyularda...

    Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
    Hiç akıl edip de düşünen var mı?
    Gün kimin hesabına tutar akşamı,
    Rahmetinden kim demlenir bulutun,
    Hayırlı evlat makina
    Nasıl canavar kesilir.
    Kurdun, karıncanın rızkını veren
    Toprak nasıl ayartılır,
    Yüz vermez topal öküze,
    Ve almaz koynuna kara sabanı.

    Sepetçioğlu'm kömür işçisidir,
    Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif
    Mal, haraç - mezattır,
    Can, pazar - pazar.
    Kırmızı, ak ve esmer,
    Yumuşak ve sert buğdaları
    Yaratan ellerin sahibidir bu,
    Kör boğaz, nafaka uğruna,
    Haldan düşmüş, tebdil gezer...

    Dağlarının, dağlarının ardı
    Nasıl anlatsam...
    Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz.
    Çırılçıplak,
    Vay kurban...
    "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda."
    Yiğitlik, sen cehennem olsan bile
    Fedayı kabul etmektir,
    Cennet yapabilmek için seni,
    Yoksul ve namuslu halka.
    Bu'dur ol hikayet,
    Ol kara sevda.

    Seni sevmek,
    Felsefedir kusursuz.
    İmandır, korkunç sabırlı.
    İp'in, kurşun'un rağmına,
    Yürür pervasız ve güzel.
    Sıradağları devirir,
    Akan suları çevirir,
    Alır yetimin hakkını,
    Buyurur, kitabınca...

    Gün ola, devran döne, umut yetişe,
    Dağlarının, dağlarının ardında,
    Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
    Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır,
    Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
    Sıkıysa yağmasın yağmur,
    Sıkıysa uyanmasın dağ.
    Bu yürek, ne güne vurur...
    Kaçar damarlarından karanlık,
    Kaçar, bir daha dönemez,
    Sunar koynunda yatandan,
    Hem de mutlulukla sunar
    Beynimizin ışığında yeraltı.

    Her mevsim daha genç, daha verimli,
    Sunar, pırıl - pırıl, sebil,
    Ömrünün en güzel aşk hasadını,
    Elimizin hünerinde yeryüzü.
    Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
    Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe
    Şafakla doğan işgücü.
    Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür,
    Ol kitapta böyle yazılıdır,
    Ol sevda, böyledir çünkü...

    Ahmed ARİF

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.