Umutlar tükenince mi hayat bitmiştir yoksa artık son nefes verilince mi? Ben karanlık soğuk kim bilir kaç kat yerin dibindeyim ümit hala var mı dersiniz? Çaresizlik insana insanlık dışı çok şey yaptırır derler ya peki, elinde imkan olanlar neden bir şey yapmazlar? Sorun yaşamda mı? tek suçlu dünya düzeni mi yoksa buna anlamını barındırmadığı halde düzen diyenler de mi kabahat?
Ben bir kere daha isyan ediyorum insanlara bir kere daha kınıyorum; elindekini arkasına saklayıp ardına bakmadan koşup gidenleri...
Can derinliğinin üstüne kaç kat yıkılmışken yığınlar bunu iki günlük dünyanın malı, kirli parası için çıkarcılığa dönüştüren zihniyeti asla anlayamayacağım ve sonsuza kadar kınayacağım.
Merak ediyorum o yığınların altında kalan onların anaları, eşleri, çocukları, kardeşleri olsa acaba yağmalama yapanlara ne derlerdi, zaruri ihtiyaç olan ekmeği ya da suyu o kadar paraya satın alınca tepkileri ne olurdu?
Peki ya yardım kolilerinden çıkan taş, bayrak, kirli çamaşır ya da abiye topuklu ayakkabılar, mayo gönderen zihniyete ne demeli? Bunları gönderen insanlar hangi çağda kalmışlar acaba?
20.01
31 Ekim 2011
İhtimal
BİR GÜN ANLARSIN
YanıtlaSilUykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN