06 Mayıs gecesi saat 01.30'da Paraf'ıma bir sürpriz yaptım ve yanına gittim. Meğer ertesi gün Efsane de Antalya'ya gelecekmiş bir sürpriz de ona yapmış oldum.
Kısa bir gecenin ardından Paraf ile birlikte Efsane'yi terminal'den aldık. Paraf'ı ilk kez görüyor olması Efsane için yeterli heyecan sebebi iken bir de yanında benim olmamla iyice heyecanlandı. Paraf her zaman ki soğukkanlılığını koruyordu.
Birlikte önce kahvaltımızı yaptık ama Efsane'nin ilk sorduğu şey "Ruslar nerede?" oldu. Oradan kalktık ve Konyaaltı'nda bir cafeye oturduk. Hava çok güzel, deniz çarşaf gibiydi. Ben gelirken yanımda hiçbir şey getirmemiştim sadece çantamda bikinim vardı. Efsane de gelirken yanına mayosunu almış. Bu arada Paraf öyle resmi giyinmişti ki ona baktıkça ben terledim.
Efsane ile ikimiz koyu sohbete daldık bir ara denize girelim mi diye konuşurken Paraf'ım "tamam, ikinizi sahile bırakayım akşama gelir sizi alırım" demesi üzerine denize girme hayallerimiz boğuldu.
Plajda otururken, Efsane ile biralarımızı tokuştururken, Paraf'ımın en sevdiği şarkı "bir kızıl goncaya benzer dudağın" çalmaya başladı. Keyfimize diyecek yoktu ki ezanın okunması ile yarıda kesildi. O günden beri şarkı dilime dolandı söylüyorum söylüyorum ama bir türlü doyamıyorum. Bu şarkıyı ne zaman dinlesem artık özel bir günü anımsatacak. Muhteşem bir gündü çok eğlendim. Şimdi bir şarkı arası vermenin tam zamanı.
Hepimiz için güzel bir gündü gece 23.00 arabası ile Efsane'yi yolcu ettik. Aslında bu blogu Efsane ile buluştuğumuz gün yani 07 Mayıs tarihinde yazmalıydım ama ertesi gün anneler günüydü ve biz özel bir program yapmıştık zamanım olmadığından bugüne ancak yazabildim.
13 Mayıs 2011
Tal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.