Ben kimim bu şiirde bilmiyorum bilmekte istemiyorum artık. İçmişim Orhan Veli misali fakir ama aşık bir şair var gözlerimde İstanbul’u dinliyorum yalnızca, cep delik cepken delik. Oturup Rumeli Hisarı'na bir türkü tuttuyorum içimdeki sen uyansın istiyorum. Sana duyduğum sevdamı bir yosmaya anlatıyorum, sana anlatamıyorum.
Dalgalar dövürken kayalıkları yakamozlar düşüyor geceye, aklım firarda yine hangi gerçek beni senin dizlerinden kaldırabilir ki? Ay vuruyor tenine sen aydan daha parlak oluyorsun. Uzatıp elimi saçlarına dokunuyorum, tel tel avuçlarımdan akıyorsun kum tanesi gibi. Bir şehirden vazgeçiyorum senin için doğduğum ve doğduğum şehre veda ediyorum. "Ah Neydi Benim Gençliğim" nasıl bir savrulmaktı öyle, yaralı ürkek yüreğim her sokakta seni aradı.
"Baharın İlk Sabahları" ile sana uyandım, serseri ruhum düşlerinde uslandı. "Ben Orhan Veli" olurdum sen ise İstanbul. "Cımbızlı Şiir"'ler yazardım sana, sen ise "İçkiye Benzer Bir Şey Var Bu Havalarda" diyerek başlardın şiirlerimi okumaya, o an içimdeki ayrılık düşünceleri "İntihar" ederdi. "Mahzun Durmak" sana çok yakışırdı sevgili ama bunu hiçbir zaman itiraf edemedim. "Kaside" gibi okurdum dudaklarını her kelimenden aşk dökülürdü, ben toplardım dudaklarından akanları. İçimde bir şair ölür, bin şair doğardı senin için. "Güzel Havalar" beni sana daha çok bağlardı tıpkı bir sarmaşığın çınar ağacına dolanarak büyümesi gibi...
16 Temmuz 2011
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Doğmak ve ölmek kolaydı.
YanıtlaSilZor olan hayatın kendisiydi.
Tom Robbins