20 Mayıs 2012 Pazar

İbn-i Sina

İbni Sina, matematiğin daha çok kuramsal yanıyla ilgilenmiş, Eukleides’in geometriyle ilgili tanımlarını incelemiş ve tartışmıştır.
Astronomi alanında yerin çapını ve boylamlarını hesaplaması sırasında ulaştığı değerler bugünkülere oldukça yakındır. Fizikte özellikle ağırlık, çekim ve hareketle ilgili görüşleri bilim tarihi bakımından önem taşır. Simya (sahte kimya) ile ilgili görüşleri dolayısıyla Cabir bin Hayyan ve Razi’yi eleştirmiştir. Ancak pozitif bilimlerdeki asıl ününü tıp alanında kazanmıştır
İbni Sina tıp tarihinin gözde temsilcilerindendir. Onun bu alandaki çalışmaları, Yunan, Hint ve Iran tıp okulları yanında Müslüman tabiplerin deney ve uygulamalarından da esinlenmiştir. Öncüleri arasında Ferctevsü’l-Hikme’nin yazarı Abi bin Rabben et-Taberi, el-Hiv? adlı dev eserin yazarı, Razi gibi Müslüman bilim adamları sayılabilir. İbni Sina’nın tıpla ilgili çalışmalarının en önemlisi olan el-Kanun, yazarın tabiat bilimine katkısının gözlemsel ve deneysel yaralarını gösteren en iyi kanıttır.
İbni Sina tıpta teşhisin önemini vurgulamış, geçici ve önemsiz hastalıklar için ilaç verilmemesini, cerrahiye daima son çare olarak başvurulmasını, teşhisin sağlıklı yapılabilmesi için hastanın gerektiği ölçüde gözlem altında tutulmasına öğütlemiş; günümüzde büyük önem taşıyan deontoloji (tıp ahlaki) konusunda son derece önemli ilkeler koymuştur.
İbni Sina halk sağlığı, çevre sağlığı, göz, diş, kalp, kan ve damar hastalıkları, cerrahi, yanık tedavisi, spor, çocuk sağlığı, patoloji, eczacılık, koruyucu hekimlik, teşhis ve tedavi yöntemleri gibi tıbbın birçok alanındaki görüş ve uygulamalarıyla tıp bilimine evrensel boyutta katkılarda bulunmuş; bu nedenle kendisine batıda «tıbbın kralı» denilmiştir.

Ayrıca, el-Kanun, XllI. yy’dan başlamak üzere çeşitli Batı dillerine çevrilmiş ve birçok kez basılmıştır. Avrupa’da ilk klinik ders 1500’de Padua’da İbni Sina uzmanlarınca verilmiş; el-Kanun çeşitli üniversitelerde zorunlu ders kitabı sayılmıştır. XV. yy’da İngolstadt Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki en büyük dershaneye Avicenne (İbni Sina) adı verilmiştir. Aynı fakültenin doktora yönetmeliğinin 2. ve 5. maddelerinde İbni Sina ve Razi’den birer soru sorulması zorunlu kılınmıştı.
Muhteşem zat insanlığa büyük katkı ile adını altın harflerle tarihe yazdırmıştır.

28 Mayıs 2011
Optimum

1 yorum:

  1. Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir.

    Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirine ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi. Duygular gelip geçicidir. Eyleme yargı ve karar karışmamışsa o duygunun ölünceye dek süreceğini nasıl bilebiliriz?

    Erich Fromm

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.