Aşkı öldürdün mü, hayır bunu yapamazsın
Senin için çekilen filmleri, yazılan senaryoları öldüremezsin.
Ağlar Meral Okay, ağlar yalnızlıktaki bir çocuk
Sonra sen ağlarsın gözlerindeki yaşlar Anka kuşundan süzülür
Yazılan şiirlerden sen doğarsın tıpkı Fahriye Abla misali…
Gece giyinir matemli elbisesini
Sessizlik çöker yürek hanelerine ama sen susamazsın.
Haykırmak istersin içindeki çocuğa inat Sesini duyan olmaz.
Oysa kulağım sende hadi şimdi sen söyle.
Ölüm sessizliğindeydi sessiz çığlıklarım
Ve bir tek Orhan Baba isyan ediyordu
Giderken elveda demedin diye...
Bülbül sesli yüreğim bile konuşmuyordu
Güller İsra'ya dönüşmüş Hz. Hüseyin için
Ve kanlı mendilin ile gözlerimdeki yaşımı siliyordun.
Ağlayan kimdi, içimdeki sensizlik miydi
Yoksa sevgiyi sorgulayan Türkan Şoray mıydı?
Zaman acımasızdı, tüm aşkları bir bir öldürmeye yemin etmiş gibi
Kaç kere seni sevmeye kalkışsam,
Bir o kadar uzağına düştüm.
Adına kader diyorlar oysa senin yüreğin yetmiyordu
Bunu kimse bilmiyor.
Asi bir Karikatürist gibiyim yazılarımda, şiirlerimde çizerken seni,
Kendi çirkinliğimden bir güzellik yaratıyorum
Ayrıldık mı bilemiyorum şimdi yazılarım gelişini gösterirken
Ağlayan Çiko bile gülümserken hayata, sen mi ağlıyorsun?
Gözbebeğimdeki sen, akıtma gözümdeki seni.
Şu an uyuyorsun, ben ise oturmuş sana şiirler yazıyorum
Sen bilmem kaçıncı rüyanda salınırken
Ben aşkının girdabında boğuluyorum.
Aşklar ölür sanıyorsun oysa ölen aşk değil,
Ölen tenlerdir bilmiyorsun.
Aşkıma sahip çıkan yüreğim yaralansa da
Aşka sahip çıkamayan sen gibi mayhoş değilim.
Belki bir gün sen de aşkına sahip çıkmayı öğrenirsin ama bu tende değil
Sol yanına vurgun yediğinde,
İçin içine sığmayıp, ince bir sızıda dem aldığında
Gece üstünü örtüp yalnız kaldığında,
Cehennem olan anlarda bulursun beni.
28 Nisan 2012
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Senin için çekilen filmleri, yazılan senaryoları öldüremezsin.
Ağlar Meral Okay, ağlar yalnızlıktaki bir çocuk
Sonra sen ağlarsın gözlerindeki yaşlar Anka kuşundan süzülür
Yazılan şiirlerden sen doğarsın tıpkı Fahriye Abla misali…
Gece giyinir matemli elbisesini
Sessizlik çöker yürek hanelerine ama sen susamazsın.
Haykırmak istersin içindeki çocuğa inat Sesini duyan olmaz.
Oysa kulağım sende hadi şimdi sen söyle.
Ölüm sessizliğindeydi sessiz çığlıklarım
Ve bir tek Orhan Baba isyan ediyordu
Giderken elveda demedin diye...
Bülbül sesli yüreğim bile konuşmuyordu
Güller İsra'ya dönüşmüş Hz. Hüseyin için
Ve kanlı mendilin ile gözlerimdeki yaşımı siliyordun.
Ağlayan kimdi, içimdeki sensizlik miydi
Yoksa sevgiyi sorgulayan Türkan Şoray mıydı?
Zaman acımasızdı, tüm aşkları bir bir öldürmeye yemin etmiş gibi
Kaç kere seni sevmeye kalkışsam,
Bir o kadar uzağına düştüm.
Adına kader diyorlar oysa senin yüreğin yetmiyordu
Bunu kimse bilmiyor.
Asi bir Karikatürist gibiyim yazılarımda, şiirlerimde çizerken seni,
Kendi çirkinliğimden bir güzellik yaratıyorum
Ayrıldık mı bilemiyorum şimdi yazılarım gelişini gösterirken
Ağlayan Çiko bile gülümserken hayata, sen mi ağlıyorsun?
Gözbebeğimdeki sen, akıtma gözümdeki seni.
Şu an uyuyorsun, ben ise oturmuş sana şiirler yazıyorum
Sen bilmem kaçıncı rüyanda salınırken
Ben aşkının girdabında boğuluyorum.
Aşklar ölür sanıyorsun oysa ölen aşk değil,
Ölen tenlerdir bilmiyorsun.
Aşkıma sahip çıkan yüreğim yaralansa da
Aşka sahip çıkamayan sen gibi mayhoş değilim.
Belki bir gün sen de aşkına sahip çıkmayı öğrenirsin ama bu tende değil
Sol yanına vurgun yediğinde,
İçin içine sığmayıp, ince bir sızıda dem aldığında
Gece üstünü örtüp yalnız kaldığında,
Cehennem olan anlarda bulursun beni.
28 Nisan 2012
Paraf & Efsane Etrafoğulları
"İnsan mutsuzken dikkati hep kendine döner. Kendini çok ciddiye alır. Mutlular, yani kendilerini gerçekten severlerse, pek düşünmezler kendilerini. Mutsuzu neşelendirmeye çalıştığında, istemez, karşı çıkar. Çünkü dikkatini kendinden ayırıp evrene yöneltmek zorunda kalacaktır."
YanıtlaSil* Parfümün Dansı, Tom Robbins *