İsimleri ne olursa olsun onlar bizim çocuklarımız, kimse kendi kaderini kendisi yazamıyor. Onların tek suçu sahipsiz olmaları, başlarını okşayacak bir yakınlarının olmaması ya da istenmeyen olmalarıdır.
Tiner ile tanıştıkları sokakları kendilerine mesken etmişler, doğumdan kardeş değiller ama aynı sokağın çocukları olarak birbirlerine kardeşlik yapıyorlar. Hangisi istemezdi ki şu an kendi evinde ailesi ve gerçek kardeşleri ile oturuyor olmayı… Bu şansları hiç olmadıysa sorumlusu onlar mıdır? Kar onları farklı üşütüyor, yağmur oları farklı ıslatıyor, sığınabildikleri yerler sınırlı ve gerçek anlamda zaten sığınabilecekleri bir yerleri yok. Bir bank üzerinde kaç sabah sabahlanır ki? Yastık yerine kolunu kullanan, üstünü çoğu gece örtecek bir şey bulamayan bu çocuklar sahipsiz ise, her geçen gün sayıları çoğalıyorsa, göz göre göre tinerden zehirlenip can veriyorsa kendi payımızın ne olduğunu düşünme vakti geldi de geçiyor bile. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen 336 Numaralı Yurt Hizmetleri Seminerinde izlenilen videodan etkileyici bir bölümün yer aldığı görüntüler Antalya Valiliğinin sokak çocukları hakkındaki belgeselinden alınmış. İçi titremeden kaç kişi bu videoyu sonuna kadar izleyebilir ki, eğer izleyip de içinde el uzatma duygusu taşımıyorsanız aynaya bir kez daha bakın siz kimsiniz? Okumak, öğrenmek, iş sahibi olmak istiyorlar ama bunu tek başlarına başaramazlar. Devletimizin yetkili kurumları gerekeni yapıyor olsa da her şeyi sadece devletimizden beklemek doğru değil. Sivil toplum örgütleri bu konuda ciddi tedbirler almalı ve hepimiz bu gençlere el uzatmalıyız çok geç olmadan…
Fırat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.