20 Mayıs 2012 Pazar

Charles Schwab Fabrikası

Charles Schwab'in istediği kadar verim alamadığı bir fabrikası vardı. Bir gün ustabaşı ile konuşuyordu:
- Senin gibi becerikli birisi nasıl oluyor da fabrikadan istediği kadar verim alamaz?

- Bilmiyorum. Bütün işçileri çok çalıştırdım. Bir çoğunu işten atmakla tehdit ettim ama başarılı olamadım. Schwab yakınında duran bir işçiye sordu:
- Bugün kaç kazan çelik erittiniz?
- Altı. Schwab bir tebeşir parçası alarak yere büyük bir 6 yazdı. Çıkıp gitti. Gece işçileri geldiği zaman bu altı rakamının ne olduğunu sordular. Gündüz işçileri de:
- Patron bugün burada, bize kaç kazan çelik erittiğimizi sordu altı cevabını verdik, buraya altı yazdı ve gitti. Ertesi gün Schwab fabrikayı yine dolaştı. Altı rakamı silinmiş ve yerine yedi yazılmıştı. Gündüz işçileri gelince yediyi gördüler. Demek gece çalışanlar kendilerinden daha iyi iş yaptıklarını zannediyorlardı? Kendilerini gece işçilerinden üstün göstermek için büyük bir gayretle çalıştılar ve yere 10 yazdılar. Çok geçmeden fabrikanın verimi o civardaki bütün fabrikaları geçti. Nasıl mı?
Schawb bunu şöyle açıklıyor: "İş yaptırmak için rekabet hissini uyandırmak gerekir. Amaç herkesi mücadele etmeye sevk etmek değildir. Onları birbirine üstün gelmeye teşvik etmektir. Üstün gelme hissi insanların ruhunu coşturur.
Hayatta başarılı olan her insanın en sevdiği sey; başaracağı iştir. Çünkü bu başarıda kendisini ifade eder ve bu sayede değerini, üstünlüğünü gösterir. İşte bu yüzden, bir oturuşta bir kilo dondurma yemek, elli bardak su içme gibi manasız yarışmalar buradan gelir. Üstün gelmek, değerini göstermek, insanların en önemli isteğidir. O halde insanları kendi özelliklerini ortaya çıkarmaları için cesaretlendiriniz.

Optimum


1 yorum:

  1. Derindesin Rüya Kadar Derinde

    seni bir kilimin nakışlarında
    devlerin şimşekli bakışlarında
    kanı sevgi olan hatıraların
    göklere uzayan yokuşlarında
    bulamaz ayağı prangalılar

    yayını terkederken kırılan bir ok gibi
    doğarken ölen bir çocuk gibi
    çekingen çeşmelerin suyunda eriyen güz
    yorgun patikalrda sevda arayan öksüz
    bulamaz izlerinitilkiler kurt ininde
    yağmur hala murada ermedi teninde

    mağrur bir kıvılcım görünce seni
    başın alıp gitmiş karanlıklara
    mehtabı beklemiş seneler boyu
    yüreğinde duymuş hep o korkuyu
    ardına bakınca gamlı bir akşam
    duymuş tenhalarında çalan şarkıyı

    ceviz sandık bom boş ; kapılar kırık
    senden artakalan mor bir hıçkırık

    okunmamış esrarlı bir öykünün
    memnu satırları gibidir yüzün
    vuslatın eflatun gecelerinde
    uykusunu kaçırmışsın gündüzün
    oysa ne yerdesin , ne gökyüzünde
    derindesin rüya kadar derinde

    Nurullah Genç

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.