19 Mayıs 2012 Cumartesi

Aydın Kime Denir?

Günümüzdeki kavram kargaşasına bir yenisi daha eklendi. Herkes kendini aydın sanarsa olacağı da buydu. Çıkan kavram kargaşasının asıl sebebi de kendini aydın sayan ama içi boş olanlar, kendilerini sürekli kaf dağında görüp burnundan kıl aldırmayanlardır. Aydın insan kavramını da sizlere ömür, elden gitti.
Oysa neydi aydın ve kime denirdi:
Aydın kelimesi özünü kaybetti bugün. Aydın parlaklık demek. Eskiden bu kelimenin karşılığı münevverdi.
Bu gün herkes kendini aydın olarak takdim ediyor.
Mankeni, sanatçısı, popçusu, topçusu, politikacısı, esnafı, toto ve loto milyarderi, gaspçısı, dolandırıcısı, köylüsü, şehirlisi... Herkes ama herkes kendini aydın sayıyor.
Aydın olmak bu kadar ucuz mudur? Aydın olmak belki ucuzdur ama münevver olmak asla.
Türk aydını bence 150 yıldır kendini farklı bir yola kanalize etmiş.
Yani kendini hep batılarla mukayese ederek teknolojik üstünlük karşısında ezilmiş ve kabuğuna çekilmiş.
İkinci bir husus da batıyı taklit etmeyi çağdaşlık ve ilericilik addetmiş.
Kendi köklerinin, tarihinin, edebiyatının ve kültürün zenginliğini kavrayamadığı gibi ona hep tepeden bakmış.
Böyle olunca da sonuç bu günkü gibi hüsran olmuş.
Peki, neden bu gün münevver ve mütefekkir yetişmiyor?
Bunun en önemli sebebi bence özelikle Çanakkale savaşı.
Bu savaş Türk`ün var olma yok olma savaşıdır. Liseli öğrencilerimize kadar bu savaşta okumuş insanımız, düşünen insanımız, üreten insanımız şahadete ermişler.
Daha açık bir cevap vereyim mi? Ülkemizde Aydına verilen değer nedir? Nasıl olsa birileri bizim adımıza düşünmüyor mu?
Türk aydını;
Diliyle kavgalı,
Tarihiyle mahkemelik,
Milletiyle problemli,
Diniyle çatışmalı,
Kendisiyle küskündür.
Bu sorun çözülmeden bu toplumda hiçbir şey çözülemez.
Türk toplumunun sancısı münevver yetiştirememektir. Yetişenleri hain, uçuk addetmektir.
Münevver nurlu demek.
Münevver okuyan, düşünen, memleket ve millet sevdasıyla tutuşan, onunla sevinen, onunla üzülen, onunla ağlayıp onunla gülen, çağa yön veren, dünyayı anlayan ve yorumlayan kişidir?
Sizce bu memlekette bu kıstaslara uyan var mı? Elbette. Ama sanıldığı kadar fazlamı? Asla!
Heyhat! Bu yolculuk nereye gider biliyor musunuz?
Uçuruma ve yok olmaya!
Ahmet Fasıl

Fırat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.