İbrahim’in ateşi bile sana duyduğum aşkın yanında köz olur
Kutsallığına bakamam bakarsam Miraç’a yükselen gönül kör olur
Dinleyemem sesini gök kubbeden yankılanır kulaklarım sağır olur
Aşkın içinde aşksın okuyamam sini okuyan diller lal olur.
Ferhat’ın dağlarındayım rüzgâra karşı gözümden yaş gelir
Şems kuyusundayım çıksam dünya bana dar gelir
Ney’in sesinde ince ince sızlarım yokluğun bana yar gelir
Yakup’un gözlerindeyim yüzüne bakamam ar gelir.
Kerbela’sın içimdeki Hüseyin’i değil kendimi görüyorum gözlerinde
İsra’sın içimdeki Azra’yı bulmak için yalvarıyorum güneşe
Leyla’sın içimdeki ey aşk seni aramaktan vazgeçemem
Kuyumsun içimdeki Züleyha’nın rüyasını tabir edemem.
Kerem misali yangınım var dünyamın renkleri solmuş
Uhud’ta yara aldım yüzümden gülümsemeler düşmüş
Mansur gibi asılmaya namzetim enel aşk diyerek niyaz ettim
Aman aşk, babam aşk diyen Mevlana gibi ben de aşk çocuğuyum.
Gönül iklimi baharı yaşadı gül bülbülün kanlı yaşıyla boyandı
Çarmıha gerilmiş ellerim kör olan gözlerim hep seni aradı
Nuh tufanı koptu Âdem Havva’sına ulaştı
Masalların bitti Şehrazat şehriyar ebedi uykusuna daldı.
12 Haziran 2011
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.