Bakışta biter son düşünceler, doğruyu bile eğri yapar. İnsanı yanıltan doğru pencereden bakmayı bilmiyor olmasıdır. Hayata bakacak pencere o kadar çok ki bazen insan hangi pencereden bakacağını bile bilemez.
"Yedi iklimin Padişahı, Hanlar Hanı Kanuni Sultan Süleyman Han bir gün ferman buyurdu. İstanbul'da dört bir yandan görünecek şekilde ve yeryüzünde eşi bulunmayan bir cami yaptırmak üzere. Gün geldi daha başlamadan, haberi cihanı saran caminin temelleri atıldı. Mimarı, Türk İslam aleminin yalnız mimarlığıyla değil, gönlüyle de büyük " Koca Sinan'ı"
Koca Sinan bir yıl ortadan kaybolur temeli attıktan sonra. Düşmanları dedikodu yayarlar, kaçtı derler, konuşurlar konuşurlar. Bir yıl sonra çıkar gelir Sinan. Hummalı bir çalışmayla cami yavaş yavaş biter. O muhteşem kubbeler oturtulur. Minareler dikilir. Fakat bir gün olmadık bir iş olur.
Bir akşamüstü, bir çocuk diker gözlerini minarelere. Derken bir çocuk daha, üç dört beş olurlar. Sonra büyükler çocuk olmayanlar da gelir. Kalabalık minarelere diker gözlerini.İlk bakan çocuk "minarelerden biri eğri" der. Çocuk eğri dedi ya kalabalık da eğri görür ve bir uğultu kopar. İşte tam bu an da Koca Sinan fark eder kalabalığı.
Eli çenesinde düşünmeye başlar. Sonra çocuğa hangi minarenin eğri olduğunu sorar. Çağırır bütün işçileri, en kalın urganları bağlattırır birbirine. "Çekin" der işçilere; "Eğrilik düzelinceye, bu çocuk yeter deyinceye kadar çekin..."
İşçiler Mimarbaşı'ya "delirdi mi" diye bakarlar. Ama emre de uyarlar, ta ki çocuk "Yeter eğrilik düzeldi" deyinceye kadar. O zaman kalabalık dağılır. Hepsinin gözünde eğri bir minareyi düzelttirmenin gururu vardır.
Koca Sinan kalabalık çekilince, bu faydasız ve gülünç işten yorulan işçilere bakıp güler:"Biliyorum" der; "Şimdi bana deli diye bakıyorsunuz. Minarenin eğri olmadığını, olsa bile böyle düzelmeyeceğini bende biliyorum. Ama bu işi size yaptırmasaydım o çocuk herkese bu eğriliği anlatacaktı ve herkes doğru minareyi eğri görecekti. Çünkü her insanın içinde doğru olana eğri bakan bir göz vardır. Ben size minareyi değil, insanların içindeki o eğri bakan gözü düzelttirdim."
Bu yaşanmış örnekte olduğu gibi eğri bakan gözü düzeltmenin mutlaka bir yolu var yeter ki çözüm arayışında olalım.
16 Haziran 2011
Beste
Tanıdım Seni
YanıtlaSilSeni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında;
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime
Ellerinden tanıdım seni
Yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden.
Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu
-Anılardan anılara ince çizikler…-
Yüzün bir türkü sonrasının
Kederli dalgınlığında;
Güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum
Ağıt gibi bir alay dudak uçlarında
Gücenik duruşundan tanıdım seni.
Seni kendimden tanıdım çocuk;
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü…
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine.
Şükrü ERBAŞ