17 Nisan 2011 Pazar

Senin Ben Benim Sen Olduğun


Tuhaf bir şeydi içimde kelebekler uçuşuyordu adeta. Alfabedeki harfleri yan yana koyup adlandırmaya çalışıyordum içimdeki anlatılmaz duygunun adını.
Öyle fırtınalar kopuyordu ki yüreğimde sessiz sessiz, bu adını koyamadığım belki de koymak istemediğim duyguya duyarsız kalmak bencillik olurdu. O küçücük yüreğim öylesine titriyordu ki bir şeylerden korkuyordu. Kırılmak incinmek istemiyordu belki. Ona bir şey olursa hesabını kimler verecekti bana?

Hayatımda aşka dair her şeyi bitirmeyi düşündüğüm anda sen çıktın karşıma. Seni tanıdıktan sonra yeniden doğmuş gibi oldum sanki. Sen hayatımda yokken yaşamak anlamsızmış meğer benim için. Yaşamayı sevdirememişti hiçbir şey senin kadar. Bence dünyada senin gibisine rastlayan olmamıştır, rastlayan da dünyanın en şanslı insanıdır herhalde. Bilmiyorum ama ben sana rastladığım için kendimi dünyanın en şanslı insanı olarak görüyorum. Hani bir şarkı var ya ‘devlerin aşkı büyük olur ya dağlar yerle bir olacak ya kıyametler kopacak ya da dünya duracak senden öyle ayrılacağım.’ Şimdi uzat ellerini bana, diz çöküp soruyorum sana, bu Romeo’nun Juliet’i olur musun?

Aklım iyiden iyiye karışmıştı. Kimdi bu Romeo kimdi bu Juliet, bir çizgi kahramanı mıydı yoksa? Yoksa tanımak mı istemiyordum. Öte yandan ellerimi avuçlarına isteyen bu Romeo’nun avuçlarına koymak istiyordum. O sıcaklığı hissetmek için bir şans vermek yüreğim için bir başlangıç ya da bir son olacaktı.

Ve işte o Romeo’nun juliet‘i oldum. Ellerimizin kavuştuğu an sen bendeydin ben de sende...

27 Mart 2011

Serdar Demirel & Sessiz Sakin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.