Soğuk bir kış gününde çıktın karşıma. Ceketimi sıkıca kapatmaya çalıştığım fırtınalı bir havada çarpışmıştık hatırlıyor musun? Canım hiç acımamıştı o an. Çünkü yüreğim yüreğinle çarpışmıştı. İlk görüşte aşk derlerdi de inanmazdım.
Olur, mu öyle şey derdim. Bak oluyormuş demek, hiç tanımadığın hiç dokunmadığın birine delice âşık olabiliyormuş yüreğim.
Belki de zamansız sevmiştim seni, bekliyordum elbet sen de seversin diye beni. Ne güzel dolaşırız seninle, el ele tutuşup koşarız düşlere. Gelip yürek acımı paylaşsam seninle, seviyorum desem sen de yüreğini açar mısın? Sen de seviyorum der misin? Sevgilim, her gün çarpıştığımız o durağa senden önce gidiyorum. Sonra sen geliyorsun, seni izliyorum hayranlıkla. Gittiğim yere gitmeyen otobüse biniyorum, sırf sen varsın diye.
Bir gün yine o durağa senden önce geldim, bu sefer bilerek çarptım sana.’Yine mi sen?’ dedin. Bu kez bırakmadım seni anlattım derdimi ‘seviyorum’ dedim. Güldün sadece. Artık tanıyordun beni, biliyordun derdimi. Bıkmadan usanmadan senden önce geliyordum durağa ve gittiğim yere gitmeyen otobüse biniyordum. Sen ise hala oralı olmuyordun, anlamıyordun bilmiyordun derdimi belki de anlamak, bilmek istemiyordun.
Seven yüreği bilmez misin, anlamaz mısın? O kadar taş mı yüreğin? Erimez mi buzdağı gibi kalbin? Sevmezsen sevme beni, ben seviyorum ya o yeter. Öyle bir sevdim ki seni şu taş kalbin ıslah olmadı bir türlü. Ben hala her zaman ki gibi senden önce durağa gidiyorum, gitmediğim yere giden otobüse biniyorum. Ne yapayım alışkanlık işte. En güzel aşklar senin, sensiz hayat benim olsun…
21 Nisan 2011
Sessiz Sakin
Olur, mu öyle şey derdim. Bak oluyormuş demek, hiç tanımadığın hiç dokunmadığın birine delice âşık olabiliyormuş yüreğim.
Belki de zamansız sevmiştim seni, bekliyordum elbet sen de seversin diye beni. Ne güzel dolaşırız seninle, el ele tutuşup koşarız düşlere. Gelip yürek acımı paylaşsam seninle, seviyorum desem sen de yüreğini açar mısın? Sen de seviyorum der misin? Sevgilim, her gün çarpıştığımız o durağa senden önce gidiyorum. Sonra sen geliyorsun, seni izliyorum hayranlıkla. Gittiğim yere gitmeyen otobüse biniyorum, sırf sen varsın diye.
Bir gün yine o durağa senden önce geldim, bu sefer bilerek çarptım sana.’Yine mi sen?’ dedin. Bu kez bırakmadım seni anlattım derdimi ‘seviyorum’ dedim. Güldün sadece. Artık tanıyordun beni, biliyordun derdimi. Bıkmadan usanmadan senden önce geliyordum durağa ve gittiğim yere gitmeyen otobüse biniyordum. Sen ise hala oralı olmuyordun, anlamıyordun bilmiyordun derdimi belki de anlamak, bilmek istemiyordun.
Seven yüreği bilmez misin, anlamaz mısın? O kadar taş mı yüreğin? Erimez mi buzdağı gibi kalbin? Sevmezsen sevme beni, ben seviyorum ya o yeter. Öyle bir sevdim ki seni şu taş kalbin ıslah olmadı bir türlü. Ben hala her zaman ki gibi senden önce durağa gidiyorum, gitmediğim yere giden otobüse biniyorum. Ne yapayım alışkanlık işte. En güzel aşklar senin, sensiz hayat benim olsun…
21 Nisan 2011
Sessiz Sakin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.