''Kuğulu Park'tayız bak ne güzel hava, çiçekler mis gibi kokuyor
Yaşamana bak, bu anın tadını çıkar, çimlere yayıl
Biz neyi tartışıyoruz illaki her şeyin ölçüsü mü olması lazım?
Ölçülü konuşmalar, ölçülü aşk, ölçülü sevda
Sanki şu hayat denilen olguyu mutfağa benzetiyorsun
Biz de aşçı yamak ilişkisi yaşıyoruz'' dedin.
Tabii ki hayat bir mutfak
Hayat ekmek veya simit fırınıdır.
Şu gördüğün simit kaç evreler geçiyor biliyor musun?
Pes yani bizi benzetmediğin bir tek simit kalmıştı
Ona da ben benzet tam olsun diyerek gülümsemiştin.
Bir simidin her şeyi ölçülüdür.
Mesela;
1 kg Simitlik un aldığın zaman bunu biz olarak hayal et
10 gr yaş acı maya
15 gr tuzu ise hüzün olarak kabul et
Su ise mutluluk olsun.
Bunları kulak memesi yani zaman kıvamında yoğur
Bize halka şeklini veren birlik düzeni istemiştir herhalde
İşte en mühim meseleye geldi sıra
Pekmez aşk olsun.
Fakat ne yiyen insanın içini baysın ne de isyan ettirsin
Üzerine bol bol susam yani sevda serpişsin.
Odun ateşinde yürek misali pişecek
Hamur kalmadan, yakmadan, yanmadan dedim.
Saatler kum tanesi gibi akmıştı
Ayrılık zamanı gelip çatmıştı.
Simit tadında anlarımız susam yağı gibi akıp gitmişti.
Oturduğumuz masada
Şimdi başka birileri var
Fakat simit yok ey sevgili.
18 Nisan 2011
Efsane Etrafoğulları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.