İnsanlığın var olması ile birlikte aşk her zaman olmuş, bizden sonra da olacağı gibi. Philadelphia Üniversitesi profesörlerinden Hilprecht, 1889 1900 yılları arasında Mezopotamya'nın Niffer Vadisi'nde bir kazı yapmış.
Bu arada topraktan çıkarılan önemli bir vesika, içeriğinin ne olduğu bilinmeyen çivi yazısı ile yazılmış diğer binlerce levha ile birlikte, kazı yapılan yerin sahibi olan Osmanlı Hükümeti'ne teslim edilmiş. 70 bin levhanın içine sıkışmış bulunan bu tarihi vesika; 58 yıl sonra, dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez Çığ ve Hatice Kızılay tarafından ele alınmış. Bu taş levha üzerindeki yazının ne anlam içerdiği çözülünce, uzmanlar hayretler içinde kalmışlar. Çünkü bu taş levha, dünyanın ilk aşk mektubuymuş. Hem de Sümer Medeniyeti'nin en büyük kral ve kraliçesinin aşkını anlatan bir mektup...
Milattan önce 2300 2500 yılları arasında Mezopotamya'da yaşayan ve şahane bir güzelliğe sahip olan Enlil adında Sümerli bir rahibe, Kral Su-Sin'e âşıkmış. Sümerlilerin yeni sene bayramında, tesadüfen kralın gözüne çarparak onunla evlenmiş. Evlendiği gün de aşk ateşi ile sevgilisi krala bir şiir yazmış. Gerçek sevginin sembolü olan şiir sarayda o kadar beğenilmiş ki, daha sonra o devrin en ünlü musiki üstatları tarafından bestelenmiş ve kısa zamanda halk arasına kadar yayılarak ebedileşmiş... Aşkını taşlara kazıtan güzel rahibe Enlil mektubunda şöyle yazıyor:
Güveyi, kalbimin sevgilisi,Güzel bir rahibenin 4500 sene önce bir krala çivi yazısıyla yazdığı dünyanın ilk aşk mektubu, İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktaymış.
Senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı
Beni büyüledin,
Senin önünde titreyerek durayım,
Güveyi, seni okşayayım,
Benim kıymetli okşayışım baldan hoştur,
Bağışla bana okşayışlarını,
Benim beyim Tanrım,
Benim beyim baygınlığım,
Enlil'in kalbini memnun eden Su-Sin'im,
Bağışla bana okşayışlarını.
Bu dünyanın ilk aşk mektubunu sizlerle paylaşmak istedim. İnsan duygulanınca hep yazmak istiyor o zamanda yaşayanlar ile bizler arasında değişen hiçbir şey olmamış.
12 Şubat 2011
Yaka Rozeti
Krallara gösterilen saygının daha fazlası, daha içteni halka gösterilmedikçe, demokrasi halkı sömürmenin bir başka biçimi olmakla kalır. Halkı güdülecek bir sürü sayanların elbette kasaplarla alışverişi olacaktır.
YanıtlaSilSabahattin Eyüboğlu