İnsanlar bizim dostluğumuzu kıyaslar. Ne vardı ki olağandışı? İnsanların gözünde incelemeye başladım artık ve fark ettim ki hiçbir şey yoktu aslında sadece bir kadın vardı bir de erkek ve yılların eskitemediği dostluğumuz…
Tabii ki bazen fikir ayrılıkları yaşanırdı aramızda hatta küserdik ama her zaman bir ortak bir noktada buluşurduk. Çünkü insandık ve insani duygularımızı kullanırdık, düşünürdük, araştırırdık ve hangimizin haklı olduğuna karar verirdik diğer insanlara inat yaşardık dostluğumuzu.
Mistik bir tütsü gibiydi etrafa yaydığımız koku, baş döndürücü bazen kışkırtıcı. İlk bakışta kimse çözemezdi bizi, öylesine kenetlenmiştik ki aynı kanı taşıdığımız düşünülürdü. Oysa ne aynı kanı taşırdık ne de aynı mekânları paylaşırdık. Birbirimize mesafelerce uzak olsak da yürek olarak hep yan yanaydık.
Bizi öteki dostluklardan ayıran en büyük özelliğimiz birbirimizi hissetmemizdi. Yüreklerimizde bir sızı olursa birbirimizi arardık, sorardık sıkıntın ne diye, anlatırdık saatlerce, kimi zaman hiçbir şey konuşmadan karşılıklı oturup denize dökerdik dertlerimizi… Omzumuza akıtırdık gözyaşlarımızı ne sen belli ederdin ağladığını ne de ben.
Sana can dost diye hitap etmezdim çünkü ikimizde savaşçıydık hayat oyununda. Anlardın, dinlerdin, yeri geldiğinde kızardın ama korur kollardın, bir kaya olurdun sırtım hiç zaman yere gelmezdi… Kimi zaman ise bir çınar olurdun gölgende dinlenirdim. Yüreğine sığınırdım yavru bir serçe misali. Korkardım sana bir şey olacak diye, yüreğim duracak gibi olurdu. Şimdi ise ayrıldı yollar sen bir şehirdesin ben ise bu şehirde ama biliyorum ki sana ne zaman ihtiyacım olsa yüreğimdeki kafesten bir güvercin çıkar sana selam söylerim.
22 Mart 2011
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.