30 Aralık 2010 Perşembe

Açtım Ağzımı Yumdum Gözümü

Her duygumu köreltin
Kesmiyor tenimi
Kesse de sıyırıp geçiyor

Acıtmıyor canımı
Kör bir bıçak
Belki de yüzümdeki gülümseme bu yüzdendir.
Yüzümü sıyırıp atsam
Kırk yılda bir
O anda başlar kestirip attığım yaram sızlama.
Dayanamam acısına
Aman derim bana ne
Bin bir suratım yoktur benim.
Biri ben yaramı umursamadığım kadar küçülttüğüm
Diğeri kırk yılda da olsa
Hatırlamak istemediğim kadar derin ben.
Darbesiyle kılıç kadar keskin
Hissiyle kör bıçak kadar sıyrık
Sevincim mi o ne ki?
Üzüntüm mü onu boş ver
Yardım mı, acımak gibi bir şey mi?
Mesut mu, mesut da kim?
Ha anladım mutluluk şartı aşk mı?
Güleyim mi, ağlayayım mı?
Eh kendi düşen yalan ağlar da
Kendi gülen sahte güler deseniz ya?
Şuna da anlayalım
Saçmalık mı evet, hayat zaten saçmalık
Yap iyilik, bul kötülük.
Neymiş efendim ne verirsen elinle
O da gidecekmiş seninle
Bulduğum kötülükleri topladım
Ben de götürürüm zamanı gelince…
Kefeciye satmadan
Hayat bayram olsa
Bak doğru
365 günde bayramlar sayılı
Şimdi isim değiştirdi tatil oldu
Açtım bayramlık ağzımı
Dağıttık ortalığı
Kırk oldu galiba hatırladım
Benim kör bıçağı bileylettin mi?
Canım yandı bu sefer
İçin rahat etti mi?

28 Aralık 2010

Gökkuşağı

1 yorum:

  1. Döğüşenler de var bu havalarda
    El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
    Ümit, öfkeli ve mahzun
    Ümit, sapına kadar namuslu
    Dağlara çekilmiş
    Kar altındadır.

    Ahmed Arif

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.