2 Ocak 2010 Cumartesi
Sana Bir Aşk Borcum Olsun Bana Ödendiğinde
Sana bir aşk borcum olsun bana ödendiğinde... Saçlarımın ivlerinden sızan kanım alnımdaki kırıkları yol ediniyor kentine... Kızıl yaşlar bekliyor renksizliğin... Yine ayrılık aşka bedel mi ödetiyor yoksa?
Dizlerimi sıkarak deliliğime ayartıyorum en aklıselim yanlarıma.
Bu çare ´´Siz!´´ titreyişlerim tüm hayırsız vuslatları yüreğine mülk edenlere... Ve akan kanım her gül mevsimine armağan... Hadi bir ´´sus´´ ver yaşadığına kanıt! Uyan sana!
Bak, gün sonbahar, ay sensizlikten idam maviliğime...
Şimdi bir yıldızı gönlüne sığdıramayan gökyüzüne isyanım, evvelden yıkılırdım yüreğime diktiğin anıtta ki el izlerin olmasa... Oysa yaşıyorum gamzelerime gizlediğin bin parça sevgim hatrına... Hadi, aşkıma bir tebessüm sunsana! Ya hayatıma senden bir isim bul, ya da içimde çırpınan güvercin kanadıma son bir veda... Keşke yüreğine sağlık dilemeseydim, almasaydım canımın ardına... Bir tohum sevabına kök saldın saçlarımın öksüzlüğünde. Gelişinin düşleriyle uyuttuğum her gece, şimdi hayatıma yumuluşa mı gebe? Yokluğun boğazımda... Her nefeste değiyorum soğuk ve şekilsiz. Kan tadı bulaşıyor hayata, ´´sus´´ dilime... Şimdi ´´sus´´larım kan bulaşığında... Sevdalar arıtıyorum kızıl bir mum alevinde, siyahı renk edinmiş gecelerime... Gecelerime, gecelerimi heceliyorum, hep sen değiyorsun kelimelerime... Hayata harcanma gel de! Kendimde azlığım kadar kentinde çoğum, yine fark edilmeyen ben miyim yani... Yaşamın manasını arıyorum, mayın tarlalarında sır...
Topal aşklar sarılıyor bileğime, bende geceyi tutuyorum sıkıca, tek şahidim kent mağduru yarım ay... Sonra elim kayıyor gecelerden yüreğime, eller kapanıyor ellerime isli paslı... Gençlikten yorgun düşmüş sade ayaklar dikiliyor en uygun bedenin karşısına, bir fırtınayla kendimi verecek değilim sulanmayın maviliğime! Böylesi anlamsızlığı adam gibi düş´ ler paklar hissiz kentlerden... Yine ağlamalı mı bir dize tebessüm başında, yoksa ´´gün aydın´´ mı demeli karanlık ahvalime? Ah kararsızım, sen de kararsız kaldım... İç çekişlerim yorgun düşüyor sehpalardan, şehrin ilmeği gerdanımda süs... Şimdi sade beni mi katletmeli, yoksa bendeliğine de mi bir sehpa hak? Of yine belalı ´´keşke´´ler avucumda... Keşke asi dilenciliğine sadakam olmasaydı gençliğim. Durma! Tükenişime adaklar adasana. Ansız baltalıyorsun ya sol kanadımı, avaz avaz yıkılıyorum kente! Bu sahipli isyanımla ölüme bilet aldım, neden hep ´´dur´´ların yarım ağız bana? Aşksızlığımın takvimi yaşlarımı akıtıyorum kıyımıma; yaşlarım yaşlanıyor, kirpik uçlarımda çöl güneşi...
İnan bu yokuşların çıkışı değil, eli boş dönüşü yoruyor adamı... Sen hep kente mi bastığını sanıyorsun, o umursuzluğunun altında ezilen minyatür sevda! Bari aşk bi hüküm versin senden yana, ipimi kesin... Ben hevesli düşeyim idamlardan, aşk bensiz! Bigün kendimizi anlarsan, bana anlatacağın çok şey olacak... O ana kadar durdurun şu zamanımı! O´nun hatrına, âlemin üstüne kurulduğu sırrın hatrına anımın tükenişini durdurun! Bakışlarının uçsuz maviliği mürekkep olsa, yetmez içimdeki sızının şimalini çizmeye... Meryem´e İsa´nın gelişi gibi ilahi bu acı; duyulsa adımı kötüye çıkaracak, sussa mutlaka duyulacak! Fanilere malzeme oluyor sevda´m, yazık!
Kıymetsizim, demir diyarına altın pazarlıyorum... Bir ben değil, koskoca kent sarsılıyor ihanet rüzgârlarında! Direnmeli mi? Ahh basamaklı umut sokağım, kaldırımlarına sevgiler sızmış. Aşksız özetlenmiş bedenlerin limelenmiş yürekleri kokuşmaya yüz tutmuş... Tüm duvarlar ağlamaya meyilli ve ben, cesur sen savaşçısı bin hıçkırık boyu içli... Hazırda yalanlarım varken, bir vurgun da benden olsun kentime... Ve... Sana bir aşk borcum olsun bana ödendiğinde!
Pas Bob
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiçbirine inanma dostum; anladıkları hiçbir şey yok, anlasalardı yaşamları bunu gösterirdi ve eylemleri bilgilerini yansıtırdı.
YanıtlaSilÖlümcül Hastalık
Soren Kierkegaard