Yürek dillenmesinde ''sus''lardan arta kalan nöbet sağırlığında anlatacaklarım vardı aşka dair... Kaybetmekten zahir...
Oysa dil lal olup; lehçenin ebremkeşliğinde kusturulmuştu yalnızlığına. Sarhoş sokaklar kaldırımların yoldaşıydı. Sokak lambaları türkü söylerdi kulağıma. Ezgiler millenirdi sağırlığımda. Pis kara kediler önümü setlerdi. Ve barikatlar kurulmuştu aşk kokan yanlarıma; şehir balmumundan yapılmış bir mahkemeydi bana. İdamdı suçum oysa aşkı idam etmekti tek lafım... Aşkı ithaf etmek değil. Tak. Tak. Karar deyince aşkın hâkimi. Yığıldım kaldım tahta suretlerin omuzlarına. Karar neydi. Kararım kararsız kalışım mıydı
bilmiyorum. Kalktığımda sürgündü. Bir kürek mahkûmları halimden anlardı.
'' Aşk anılmaz. İnanılır. Aşka kanılmaz doyum anında biter zaten her şey… '' diyen suçlular bilmiyorlardı tarifi aşkı. Tarifi başkaydı. Oysa bitmişlikler sonların başlangıcı zannedilirdi. Oysa yürek tek atardı. Tek’ler dururdu 'o' gözlere kaldığında. Çıplak yatağının soğukluğunda tavanda iki çift asılmaya mahkûmdu. Aç. Kapa. Bebeklerini. Göz çocukların kanardı. Kandı hece. Cinayete hazırdı gece. Sessizlik. İpini çekmeliydi. Bitirmeliydi. Kana kana kanmalıydı aşka...
Su akıtmalıydı önümden gardiyanlar. Susuz kalıp yine kalmalıydım aşka.
Ne kaldı geride aşksızlığın mahkûmluğundan başka.
Oysa
tek hücrem 'O'ydu. Tekti. Başka da neydi. Ne... En iyisi yine kaleme kâğıda sarılmalı. Hiç yazmamış gibi yazmalı. Yeniden ta başından sonuna kadar.
Tümceler akardı sonra kelamımdan sen diyerek:
Tem/iz iri kâğıt alıyorum is kokan ellerimin arasına… Parmaklarımdan geçiriyorum satır aralarını. Sonra kâğıdı keşfetmiş gibi inceliyorum hamuru. Bayat kokuları teneffüs ediyorum. Köşesine bir sigara izmariti basıyorum. Buruşturup atıyorum tıpkı şimdiki aşklar gibi. Sonra bir tekme... Hücremin diğer ucunda. Kalbinin umut kokan maviye kıyı adasına doğru yol alıyor kâğıt. Yarı yolda kalmışlığıyla dibe vuruyor sevgim. Kâğıdım. Mavi zarflar sobeliyor kara defterimi. Dil yordamıyla öpüyorum seni öper gibi. Postalamalı mektubumu. Adres çıkmazlara uğramalı.
Ama
umut yakışmazdı bana. Ben hangi beyazın siyahına çalıyım aşksızlığı. Hangi satırda bulayım acı yanlarımı. Beyaz... Siyah. En iyisi gri olması. Biraz sen yine sen. Orta yollarda ortada kuyu var yandan geçlerde kalakalmış sevgim. Düşsem kuyuya. Yusuf nerde/sin?
Son duraklarda ölüler nöbet tutuyor. Morg alfabeleri saklımda hala. köşe başlarında satılık gözyaşları. Kime derdim kime deva kestiremiyorum. Hangisine ''can''sam bilmiyorum. En çok aşka ''kan''sam diyorum.
Deniyorum...
Deliriyorum...
Ölüyorum...
Pas Bob
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.