Keçiboynuzu’nu denk geldikçe dallarda görürdüm ama onun yenildiğini hatta birçok hastalığa şifa verdiğini ise hiç bilmezdim.
Keçiboynuzu'nun faydalarını öğrendikten sonra tadına bir bakayım dedim ve çok beğendim. Bunca zaman Keçiboynuzu'nu tanımadan geçirdiğim için hayıflandım. Bu yüzden de sizlere Keçiboynuzu'nu tanıtmak istedim.
Bir rivayete göre de Lokman Hekim, günlerden bir gün Anadolu'nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toros Dağları'ndan aşağıya inip Akdeniz'e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların daha sağlıklı olabileceğini düşünerek ilerlerken yolunun sağının solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere "Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz." Deyip yolculuğunu yarıda kesip geri döner.
Prof. Saraçoğlu ise şöyle anlatmış;
Keçiboynuzu'nun içerdiği çekirdeklerin her biri 0,2 gram gelir. Bu çekirdeklerin ebatlarına bakılmaksızın her biri aynı ağırlıktadır. Yani, tek bir harnup çekirdeği 0,2 gram ağırlığındadır. Bu 0.2 gram ağırlık neden bu kadar mühim diye soracak olursanız, cevabı eski çağlara kadar dayanır. Antikçağda ve daha öncesinde altın ve kıymetli taşları hassas olarak tartabilmek için keçiboynuzu'nun çekirdekleri kullanılmıştır. Günümüzde de 0,2 gramın karşılığı 1 Karat olarak kullanılmaktadır. Kıymetli taş veya metal satanların kullandıkları 1 Karat buradan gelmektedir. Karat kelimesi keçiboynuzu'nun (harnup) latince adı olan “Ceratonia” dan türetilmiştir. Beş tane keçiboynuzu çekirdeği 1 gram ağırlığındadır.
Yıllar içerisinde insanlar harnup'un beslenmedeki önemini unuttular. Çeşit çeşit hazır besinler tüm süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, tabii (doğal) beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Son bir kaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı. Avrupa’da “reformhaus” veya “bioladen” adı altındaki marketlerde zirai ilaç ve sunni gübre kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeler ayrıcalıklı olarak satılıyor. Hem de nerede ise gösterişli sebze ve meyvelerin iki katı fiyatına. Bizde de durum pek farklı değil.
Aynı şekilde, kepeğini içeren pirinç, normal pirinç fiyatının hemen hemen ikibuçuk misli fiyatla satılıyor. Halk pazarlarına giden insanlarımız satın alacakları sebzenin yayla sebzesi olup olmadığını sorup öyle alıyor. Onların “yayla”dan kastettikleri, hormonsuz sebze. Yoksa, aradıkları sebzenin gerçekte yüksek yaylalarda yetişmiş olması değildir. Örneğin, yayla domatesi, hormonsuz domates olarak algılanıyor. Gerçekten de hormonsuz olarak yetiştirilen domatesin tadı, içerdiği proteinlerin ve etkin maddelerin oranlarıda farklı. Biz tekrar harnup’a dönelim. Akdeniz bölgesinin sahil şeridindeki memleketlerden İtalya, İspanya, Kıbrıs ve Türkiye’de bol miktarda yetişmektedir. Keçiboynuzu'nun ortalama %35’i düşük moleküler yapılı karbonhidratlardan oluşur. Yine yaklaşık %40’ı yüksek moleküler yapılı nişasta içermektedir. Yağ oranı ise oldukça düşük olup ancak %1’dir.
Keçiboynuzu’nun özelikleri ise;
Nefes darlığı
Alerjik nefes darlığı
Soğuk alerjisi
İktidarsızlık
Akciğer ödemini yok edici
Balgam söktürücü
Akciğer kanserini önleyici
Hareketli sperm sayısını artırıcı
Astıma karşı
İshale karşı
Kabızlığa karşı kullanılıyor.
Beste
Minareden düşenin parçası bulunur, bulunur da; Gönülden düşenin parçası bulunmaz.
YanıtlaSilHz. Mevlana