maestro...
ince ve zarif çubuğu, İsmail gönüllü Selahaddin ordusunun mızrakları gibi parlıyordu spotların altında.
mihverine kan bulaşmış bir cengaverin zırhı kadar ağırdı smokini
bir parşömene yazılıydı ahengi divit olan notanın.
notalar nağme, nağmeler güfte oluyordu hokkanın diplerinde
mürekkep bağırıyor, dinle...
saltanat, şatafat hükmünde rehin bir mahluk
mazgalında hıyanet, elleri orak bir cellat
cinayetinde intihar kokan menekşe gözlü cariye
çöllerinde aranılan tek şey güneş artık
sustun... Çöller buz tuttu
sustun... Kutupların beyazında kaktüsler açtı
sustun... Ekvator, Beyoğlu'nda halkalı şeker şimdi
mürekkep sustu.
müzisyenlerin enstrümanları, dergah dervişlerinin farklı renkteki tennureleri gibi selam durdu maystrolarına...
tennuresi siyah bir adam yalan-yanlış ve yalınca susuyor senfoninin ikinci nağmesi ´´yalnızlık senfonisi´´ ne...
Pas Bob
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.