maystro...
çarşı-pazar yeri sonrası olmuş hayatının ilk günüydü...
dokuz aylıktı gök kubbesinin adı ve berzahı olmuştu annesi.
babası dört buçuk aylık umutlarıyla kızıl saçlı kızlar doğuruyordu.
sıranın ona gelmesini beklerken; eli, ayağı ve yüzüne doğuştan bakamadığı yüzü belirmişti önce yaşlı hekimin nurlu ellerinde ve ak sayfaya kara kalem kabildi artık sebepsiz yitenlere.
ilk nefes... Bir nefes daha sonrası kıyamet kadar büyük bir feryat.
girmişti işte can cesede.
doğumunda bile zorluk çekmişti garip.
ilk giysisi ten libası olmuştu annesinden yadigar
sonrası ak sayfaya kara kalem...
terziler mihrini bağırdılar sol kulağına.
siyah kundak, siyah gelinlik, siyah kefen
bir nefes bir nefes daha nereye kadardı?
elindeki son sigarada parmaklarının arasında can vermişti.
gözlerinde kan vardı alnında kara
ve artık bir dargın bir barışık değildi harmandalı; onun isteyip de yapamadığı.
öğretisi olacaktı insan.
çatısı akan ahşap evin, götü donası insanlarıydı mutlu olan.
hüzünlü bardaklarda neşeli şerbet tanelerini yudumlarken neferler, Hayyam'ın kilden yapılmış testisinde kaç gecenin gözyaşı var?
harcını kararken ömrünün,
senfoninin ilk nağmesini bağırıyordu arşa meyilli bir adam.
´´ağla sevdam´´
Pas Bob
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.