Çaysız bir dünya nasıl olurdu acaba, diye düşüneniniz oldu mu hiç? Bir gün çaysız bir dünyada yaşam düşündüm, sabah kahvaltısını mümkün değil çaysız yapamam. Yatılı okuduğum okullarda sabah çıkan çorbaya sadece tebessümle bakar çay olmadan asla derdim.
Çalışmış olduğum işyerlerinde verilen çay molalarını iple çekerdim, sıcacık demli bir çay ile birlikte içeceğim bir nefes sigara beni mutlu eder. Çay molalarını özlerdim, otobüs yolculuklarında muavinin gelip "ne alırsınız?" diye sorduğunda tereddütsüz ''çay'' diye haykırmak isterdim, ya otobüs mola verdiğin de, hemen koşarak cafeye oturur otobüs kalkana kadar içebileceğim kadar çay içer keyfini çıkarırdım. Okul yıllarımda tenefüslerde çay içebilmek için çok defa derse geç kaldığımı, öğretmenlerimin hışmına uğradığımı bilirim. Yapılan aile ziyaretlerinde çay ile yapılan sohbetlere doyum olmazdı, acaba ben mi çayı çok seviyordum, yoksa çay insanlar için bir vazgeçilmez miydi? Çevremdeki gözlemlerim, çayın insanlar için bir vazgeçilmez olduğunu bana öğretmeye yetmişti...
Peki çayın nasıl keşfedildiğini hiç bileniniz var mı? Bilmeyenlere hemen kısa şekilde anlatayım. Çay milattan önce 2737 yılında büyük Çin imparatoru Shen Nung tarafından tesadüfen de olsa keşfedilmiş. Shen Nung bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken, çalılıklardan bir kaç yaprak kaynayan suyun içine düşmüş. Nung yaprakları suyun içinden toplayamadan yapraklar suda kaynamaya, hoş bir koku etrafa yayılmaya başlamış. İmparator merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilmiş olmuş. İmparatorun kendi keşfi hakkındaki düşüncesi çayın susuzluğu bastırdığı, harareti giderdiği ve uykuya olan isteği azalttığı şeklindeymiş. Shen Nung, çay severler olarak bu buluşundan ötürü seni seviyoruz.
Çay bugün dünyada sudan sonra en çok içilen içecektir, başlangıçta da ilaç muamelesi görmüş. Halbuki o yıllarda çay Orta Asya'da o kadar değerliydi ki çay balyaları ticarette para yerine geçebiliyordu. Çayın Avrupa'ya geldiği ilk yıllarda tüccarlar satışını ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaçmış gibi yaparlarken, doktorlar biraz daha ileri giderek çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırdığını ve yaşlanmayı geciktirdiğini ileri sürüyorlardı.
İngiltere'de çay içmek alışkanlık haline gelince kadın dergileri, ev kadınlarının çay yüzünden ev işlerine soğuk bakmaya başladıklarını, ekonomistler ise çalışmaya harcanacak zamanın çay içmekle tüketildiğini bile ileri sürmüşler. Hiç bir şey çayın dünyanın en favori içeceği olmasını önleyememiş. Miktar tam olarak bilinemiyor ama dünyada senede 2 milyon ton civarında çay tüketildiği tahmin ediliyor.
Çay tadında güzel ve demli sohbetler diliyorum...
Korsan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.