Mahsuni Şerif 17.11.1939 yılında Kahramanmaraş İli Afşin İlçesi Eski adıyla Berçenek Yeni adıyla Tarlacık Köyünde dünyaya gelmiştir. Mahsuni 10-12 yaşlarında bağlama çalmasını öğrenmiştir. Aşık Mahsuni Şerif gençlik yıllarına kadar Berçenek'te kalmış, saz çalıp türkü söylemiştir. Kimsenin belki de kendisinin bile inanamayacağı yıldızı genç yaşlarda iken parlamış, hayatı boyunca sayısız eserlere imza atmıştır.
Âşık Mahsuni Şerif'in bugün 9 kitabı, 75 kaseti, 400 plağı ve 20 bin civarında eseri var. Büyük Ozan 63 yıllık hayatında birçok sanatçıya kaynak olmuş, sanatçılar onun eserleriyle ünlenmiştir. Bugün de Mahsuni Şerif'in popundan halk müziğine kadar birçok sanatçı eserlerini okumaktadır. Bunlara birkaç örnek verecek olursak; Ayna Grubu, İbrahim Tatlıses, Ahmet Kaya, Edip Akbayram, Songül Karlı, Türkü, Selda Bağcan, Güler Duman, Arif Sağ, Muhlis Akarsu ve Sebahat Akkiraz ve Cem Karaca gibi sanatçılardır.
Mahsuni'nin İslam anlayışı ve Allah'ına, kitabına, Peygamberimiz Hazreti Muhammed'e bağlı ve inanan bir halk ozanı ancak insan sevgisi din anlayışında, insanlara karşı sınıf ayırmadan tutum ve davranışlarında büyük bir isimdi. Mahsuni Şerif' de bilim, felsefe, köy, kasaba, şehir övgü doğum ölüm, soyanlar, soyulanlar horlanıp fakirliği ve kimliği yüzünden toplumdan dışlanan itilenleri dile getiren bir halk ozanı olarak unutmamız mümkün değildir. Mahsuni Şerif daime ezilenlerin, soyulanların kimlik arayışı içinde olan kesimin yanında yer almıştır. O tarihlerde Berçenek köyüne Devlet tarafından imam verilmediğinden dolayı Mahsuni Şerif köy halkının günlük vakit namazlarını ve bayram namazlarını 5 yıl süreyle kıldırmak suretiyle imamlık yapmıştır.
1956 yılında girdiği Mersin Astsubay Hazırlama Okulunu 1959 iftiharla bitirdi. Ordonat Tekniker sınıfına ayrılarak Ankara'ya Ordonat Tekniker Okuluna gider. Burada çok kısa süren bir eğitim ve öğretimden sonra siyasi gönderildi. Ekreol Tepede beş ay stajerlik yapar. 1960 ta ihtilalde payı olur. Cemal Babanın emrinde bir grup genç silahlandırılır Dışkapı bölgesi bunlara verilir. Yıl 1960 ın Kasım ayı olur. Öğrenim görmüş olduğu Okulun meydanında ilk Atatürk ödülü verilir. O günün hatırası olarak günün Ordonat Daire Başkanı Reşat Ülgenalp in imzaladığı ve gözlerini öperek verdiği kitabı hala saklamaktadır. 27 Mayısın verdiği ruhla olacak ki askerliği daha da sevmeye başlar başarıları Mahsuni'yi bir yere doğru hızla sürüklüyordu. Gün geçtikçe Mahsuni' de "HALKÇILIK" ruhu daha ağır basmaya başlar.
Mahsuni Şerif 16 Ağustos 1999 tarihinde Hacı Bektaş'ın açılış töreninde oğlu Ali Mahsuni'ye şu vasiyette bulunur. " Oğlum benim yerim pirin yanıdır ben ölürsen beni gelenek ve göreneklerimize uygun bir şekilde buraya gömün" der, Mahsuni Konser vermek için Almanya'ya gider Mahsuni Şerif' in beyin damarlarında tıkanıklık, kalp ve karaciğer yetmezliği sebebiyle Almanya'da rahatsızlanır ve hastaneye kaldırılır. Doktorların tüm çabalarına rağmen kurtulamaz. 17 Mayıs 2002 tarihi Mahsuni Şerif'i sevenlerin kara günü olur evli sekiz çocuk ve dört torun sahibi olan değerli ozanımız 62 yaşında Almanya'nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti üzerine Nevşehir İli Hacıbektaş İlçesinde Hacıbektaş Veli Külliyesinin yakınındaki Çilehane adı verilen Mezarlığa gelenek ve göreneklerine göre 19 Mayıs 2002 tarihinde son yolculuğuna uğurlandı.
Mahsuni Şerif 1972 yılında elinde sazı, Sivas'ın Sivrialan Köyü'ne Aşık Veysel'i ziyarete gider. Âşık Veysel'e Mahsuni'nin geldiğini söylerler. Mahsuni içeri girince Veysel Baba ayağa kalkar. Yanındakiler şaşırırlar. Çünkü Aşık Veysel o tarihe kadar kimseyi ayakta karşılamamıştır. Veysel Babaya neden Mahsuni'yi ayakta karşıladığını sorarlar. Veysel Babanın cevabı çok açıktır:'Susun, gelen Pir Sultan olsa gerek der.'
Bütün benliğiyle kendini saza veren Mahsuni hem çalıyor hem söylüyordu ama çalışmalarına bir yöntem vermesi gerekiyordu. 1971 yılında askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmiş, Nihat Erim başkanlığında bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümet sol kesime karşı şiddetli baskı uygulayınca Mahsuni Şerif türküyü patlatmıştı. Çıkardığı 45' lik plak, 'Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin' diyordu. Ne demek o zaman başbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanır ve 4 ay cezaya çarptırılır. Mahsuni bu kez durmaz ki 1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanır. Yapmış olduğu müziklerden dolayı uzun yıllar cezaevinde kalmıştır.
Mahsuni Şerif'in kısaca hayatını anlattıktan sonra, Mahsuni Şerif'in yazmış olduğu eserlere bakıldığında, soyanlar, soyulanlar horlanıp fakirliği ve kimliği yüzünden toplumdan dışlanan itilenleri dile getiren eserler olduğunu göreceksiniz. Peki, neden Mahsuni Şerif bu tür eserler yazmak gereği duyuyordu. Hiç merak eden oldu mu acaba? Güzel vatanımızda hiç mi güzel şeyler olmuyordu da Mahsuni Şerif güzel olan şeylere eser yapmıyordu?
''Amerika katil Yine'', ''Zevzek'', ''Fırıldak Adam'', ''Acı Doktor Bak Bebeğe'', ''Gücenme Ey Sofu Baba'' , ''Bende Bir İnsan Oğluyum'', ''Bu Dünyanın Saltanatı'', ''Ekmek Kölesi'', ''Keser Döner Sap Döner'' eserlerini yaparken hangi düşüncelerle yapmıştı, insanları etkilemek için mi? Günümüz gerçeklerini su yüzüne çıkartıp insanlara anlatabilmek için mi?
Bu yorumu sizlere bırakarak kendim bu eserleri şimdi neden yazdığını daha iyi anlıyorum. 21. Yüzyılın Pir Sultan Aptal'ını Rahmetle anarak nur içinde yat diyorum...
Korsan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.