22 Aralık 2009 Salı

Mangal Ateşi


Vakit geldi, her şey hazır sadece bir kibritlik canı var. Düzenek kurulmuş, annemden gördüğüm gibi en altına çıra parçalarını çapraz şekilde hava alması için yerleştirip, üzerine mangal kömürünü döküyorum.
Kömürün tozundan istiflenmemek için başımı aksi yöne çeviriyorum, döndüğü yere kadar. Üzerine de çıraları döşedim mi tamamdır bu iş diyorum. İçimde yakma telaşı beliriyor. Hava sıcak ama bu ateş yanmalı çünkü karnı aç olanlara ziyafet olacak.

Kibrit yerine çakmağımı kullanıyorum belki de buna alındı bilmiyorum. İlk deneme başarısız çıra yandı bitti ama kömür hala parlaklığını bile yitirmeden bana bakıyor sanki. Paraf bu bırakır mı hiç ilk denemede yanmadı diye? Bırakmaz elbet, hedefe tekrar kilitleniyor, elde ne var ne yoksa döşüyorum kömürün üzerine ve çakmağımı çakıyorum. Alevler yükseliyor sanki bu kez tutuşacakmış gibi...

Kaç deneme yaptım sayısını bilmiyorum. Eldeki malzeme tükendi, etraftan çalı çırpı toplamaya başladım. Benden sonra gelenler bile yaktılar mangalını hatta etleri bile pişmeye yüz tuttu. Benim mangal benimle inatlaşıyor. Pes etmek yok Paraf diyorum kendime ama çok sinirliyim belki de ağlamaklı. Çaresizlikmiş gibi geliyor bu olay bana. Öfkem bir boy daha atıyor içimde. Bu ateş yanacak ve bu etler burada pişecek hadi kızım bir daha diyorum.

Gözlerim güvenlik görevlisini arıyor. Görsem hemen çağıracağım, "arkadaş gel yak şu ateşi, pişirelim bu etleri ve birlikte yiyelim" diyeceğim ama ne gelen var ne giden. Kalmışım bir başına mangal kömürleri ve çakmağımla baş başa...

Yakıyorum bir sigara, çömeliyorum mangalın başına "ne istiyorsun benden?" diyorum ama ses yok. Tekmelemek istiyorum mangalı ama etrafta insanlar var. Ailelerini güvenli bir yere getirdiklerini düşünüyorlar. Ben de mangalın tezgahını tekmelersem onları hayal kırıklığına hatta korkuya sevk ederim diye bastırıyorum tüm hırçın duygularımı.

Her tarafım is koktu, hava da çok sıcak, bunaldım, sigaradan da son nefes alacağımı aldım. Kaç zaman oldu hala uğraşıyorum. Kimisi mangalı yaktı hatta etini bile yedi, ben hala yakacağım diye uğraşıyorum. Bu son dedim mangalı yakacağım isterse gece olsun ama bu ateş yanacak fakat bir daha mangal için yola çıkmayacağım. Bu kesindir. Ateşle hiç aram yok. Yanan ateşe odun atsam sönüyor. Bu ne iştir, ne ızdırap diye söylenirken tutuştu bir ucundan. Şoktayım şimdi bunu söndürmemek için sürekli yelliyorum. Sevincimden komik bir gülümseme var suratımda seni yaktım sonunda diye çığlık atmak istiyorum. Çevrenin güvenliği için yine içime bastırıyorum, hırçın duygularımı. Sessizlikle yaşıyorum ateşi yakmış, kömürü en nihayetinde tutuşturmuş olmanın gururunu.

Kızgınım, kırgınım, mangal kömüründen alıyorum hırsımı. Aklımdan çıkmıyor babam olsaydı iki dakikada yakardı diyorum. Yokluğuna kızgınım, senin yaptığın bu işin bana kalışına kızgınım, senin gibi yakamadığıma kızgınım. Kızgınım işte. Madem sen yoksun, mangal da istemiyorum artık.

22 Aralık 2009

Paraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.