Justizzentrum Leoben Hapishanesi

Hapishaneye kimse girmek istemez ama bunun gereği olan yasa ve sorumluluklara da uyulması gerekir. Eğer suç işlemişsen hapishaneden kaçış da yoktur. Ben hiç hapishaneye girmedim hatta ziyaretçi olarak da hiç görmedim o nedenle şu an size tanıtmak istediğim hapishane benim de gördüğüm ilk hapishane diyebilirim. Tabii ki Irak’taki hapishane görüntülerini haberlerde izlediğimi saymazsak bu ilk oluyor.

Avusturya'da dünyanın en lüks hapishanesi olarak tanımlanan Justizzentrum Leoben Hapishanesi’ni gördüğümde düşündüm de biz ne ev ne de işyeri olarak bile böyle bir yapıya sahip değiliz ama Avusturya olayı aşmış ve belki de şu an bizim en güzel saydığımız yapı örneklerimize bile taş çıkaracak nitelikte bir hapishane yapmış.

Leoben Adalet Merkezi’nin dışının tamamen camdan oluştuğunu görüyoruz. Şeffaflık sadece bizim değil onların da ilkeleri arasında ama onlar bizden daha fazla uygulamaya dökmüşler. Birçok okul yurdundan daha geniş konfora sahip olan hücreleri otel odasından ayıran tek fark penceredeki parmaklıklar diye anlatılıyor. Ben görüp anlatanların yalancısıyım.

Mahkûmlar için televizyon odası çeşitli spor aktiviteleri ve ayrıca dışarıda yürüyüş yapabilecekleri parkurları da varmış. Buraya giren bir daha çıkmak ister mi?

Malzeme olarak camın seçilmesinden kaynaklanan sürekli ışık; çoğunlukla hafif suçlardan hüküm giyen tutukluların psikolojilerini ayakta tutarak "içeride" geçirdikleri süreyi sağlıklı koşullarda tamamlamalarını sağlamak amaçlı yapılmış.

Tüm lüks imkânlar düşünülerek yapılan cezaevi ülkede tartışmaya da neden oluyormuş. Kamuoyuna göre böyle lüks bir cezaevi insanları suça teşvik ediyor deniliyormuş ki ben de bu görüşe sahip çıkıyorum.

Hem suç işleyeceksin, kanunlara karşı geleceksin hem de böyle bir hapishane ile mükâfatlandırılacaksın.

Ufuk Serdengeçti