20 Aralık 2009 Pazar

Fuzulî

"Söylesem, tesiri yok; Sussam, gönül razı değil."

Bu sözün anlamını açıklamaya kalksam sayfalarca bitiremem. Her derdi içinde barındıran, çaresiz kaldığımız anları çok güzel anlatan bir söz.
Hayatımızdaki çoğu olay için kullanılan bir söz. Haksızlıklara karşı, istenmeyen ayrılıklara karşı… Öylesine derin ve öylesine içli bir söz ki, sözün üstadı Fuzuli’yi anmamak olur mu hiç? Yıllar da geçse üstünden eserleri daima canlılığını koruyacak olan değerli bir şairdir.

Divan edebiyatının en büyük şairidir (1480–1556). Fuzuli'nin asıl adı Mehmet'tir. Irak'ta Kerbelâ'da doğdu, öğrenimini Bağdat'ta gördü. Gençliği, Safevi Türk İmparatorluğu'nun parlak dönemine rastlar. Bağdat'a yerleşti ve ömrü boyunca Irak'tan hiç ayrılmadı... Kanuni Süleyman 1534'te Bağdat'ı fethettiği zaman padişaha kaside yazıp sunduğu gibi, veziriazam Damat İbrahim Paşa, vezir Rüstem Paşa, nişancı Celâlzade Mustafa Çelebi gibi devlet ileri gelenlerine de kasideler yazdı. Kanuni, şaire günde dokuz akçe aylık bağladı. Fuzuli'nin bu aylığı alamaması üzerine nişancı Celâlzade Çelebi'ye yazdığı mektup Şikâyetname adıyla ün kazandı.

Fuzuli'nin divan edebiyatı üzerindeki etkisi büyüktür. Şiirlerini Azeri şivesiyle yazmasına karşın bütün Türk milletince sevilen ve benimsenen bir şairdir. Üslûbu, edası ve temaları gerek klasik divan şairlerince, gerek halk şairlerince günümüze kadar taklit edilmiştir. Dili sade olan şiirleri halk arasında da yayılmıştır.

Türkçe, Farsça ve Arapça olmak üzere üç divanı vardır. O zamanın sanat ve bilim dili Arapça ve Farsça olmasına rağmen Türkçe ile de mükemmel şiir söylenebileceğini öne sürmüş ve bunu kanıtlamıştır.

Eserleri

Fuzuli sadece şairliğiyle değil, yapıtlarının çokluğuyla da meşhurdur. Üç divanından başka başta Leylâ ve Mecnun olmak üzere birçok eseri vardır. Başlıca eserleri şunlardır: Leylâ ve Mecnun (ünlü bir mesnevidir); Hadikat-üs-Süeda (Kerbelâ Olayı'nı konu alan bu düzyazı ve şiir karışımı eser, şairin en önemli kitaplarından ve Türk edebiyatının şaheserlerinden biridir, sonraki şairleri büyük ölçüde etkilemiş, birçok defa basılmıştır); Beng ü Bade (500 beyitlik Türkçe mesnevi); Heft-Cam (327 beyitlik bir sakiname); Rind ü Zahid (Farsça düzyazı); Hüsn ü Aşk (Farsça düzyazı); Şikâyetname (Türk mizah ve hiciv edebiyatının şaheserlerindendir)

Leylâ ve Mecnun

Türkçe divanı kadar ünlüdür. Bir Arap emirinin kızı Leylâ ile ona âşık olan bir Arap gencinin başından geçenleri anlatır. Mesnevi tarzında yazılmıştır. Zamanımıza kadar 30 defadan fazla basılmış, bütün önemli dünya dillerine çevrilmiştir. Rusya'da opera olarak da bestelenmiştir.

Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle âlemin rızkını veren vardır
Yaptığın hatayı görmüyor sanma
Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır

Mal-ı emlakım var deyu güvenme
Arkam var deyu dayanma
Sırt üstü insanı yere varan vardır

Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle alemin rızkını veren vardır

Derdime vakıf değil canan
Beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar
Herkesi şadan bilir

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir...

Fuzuli


2 yorum:

  1. ♫♫~♪
    Bunca yıl herkesten kaçtın
    En sonunda buldum sandın
    Ansızın içini açtın
    Yapma dedim yaptın gönül

    Gözleri senden uzaktı
    Fark edilmez bir tuzaktı
    Sana böylesi yasaktı
    Yapma dedim yaptın gönül

    O bir yolcu sen bir hancı
    Gördüğün en son yalancı
    İçinde ki derin sancı
    Gitmez dedim kaldı gönül

    Sen istedin ben dinledim
    Senden ayrı olmaz dedim
    En sonunda bende sevdim
    Şimdi beni kurtar gönül

    Gözlerin bakar da görmez
    Ellerin tutar da bilmez
    Gece gündüz fark edilmez
    Demedim mi sana gönül

    Sabahın tam üçündesin
    Dertlerin en gücündesin
    Hâlâ onun peşindesin
    Gitme dedim gittin gönül

    Böylesi sevdiğin için
    Bir kördüğüm oldu için
    Ağlıyorsun için için
    Demedim mi sana gönül

    Sen istedin ben dinledim
    Senden ayrı olmaz dedim
    En sonun da bende sevdim
    Şimdi beni kurtar gönül

    Fikret Kızılok - Gönül

    YanıtlaSil
  2. Fuzuli cam kenarında sevdiğinin yolunu gözlerken onun geldiğini görür ve mumu söndürüp kapıyı açar; eve uzaktan yaklaştığında mumun yandığını fark eden sevgili dayanamaz sorar" az önce mum yanıyordu, şimdi niye söndü?" Fuzuli'nin cevabı derindir;

    "Sen geldin ya güneş doğdu sandım"

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.