28 Aralık 2009 Pazartesi

Annelik


Anne değilsen, dokuz ay karnında taşıyıp onun sancısını çekmediysen kendi annenin hangi duygularla sana yaklaştığını bilemezsin. Mutlaka kendi çocuğun olmalı ki anneliğin nasıl bir duygu olduğunu anlayasın. Anne olmadan önce de çocukları çok severdim ama kendi çocuğum olduğunda duygularım daha da yoğunlaştı. O zaman anladım ki anne olmayınca bu duygu yaşanmıyor.


Yüzü kirli bir çocuğu öpemezdim. Kendi çocuğumun ise hem teri hem de kiri bile bana şeker gibi geliyor. Doğduğunda bir yeri incinecek diye midemdeki gerilmeler eşliğinde tuttum. Ona en ufak zarar verecek sinek bile baş düşmanım gibi göründü. Bebeğimi tüm kötülüklerden korumak için çırpınıp durdum. Emzirme döneminde bile sırf süt olup ona gidecek diye hiç sevmediğim besinleri bile düzenli tükettim. Sütten kestiğimde ise istediğimi yeme özgürlüğümü tekrar ele geçirmek bile beni çok mutlu etmedi. Tek düşündüğüm çocuğumun sağlıklı beslenmesiydi.

Anne olmak kadınlar için dünyanın en güzel duygusu bu nedenle de kısırlık yüzünden anne olamayan kadınların iç acılarını iyi anlıyorum. Kısırlık sebebi kimde olursa olsun bir kadının bunu yaşamak, anne olmak hakkıdır diye düşünsem de nasip olmayınca olmuyor. Çocuğumu severken aklıma geliyor ve şükrediyorum iyi ki ben anneyim diye ve dua ediyorum anne olamamış olanların da bu güzelliği yaşayabilmesini çok istiyorum.

Çocuğu gözlerinin önünde ölen anneler, savaşlar sırasında yitirdikleri, kaza sonucunda gömmek zorunda kaldıkları yavrularını izledikçe onların acılarını ben de yaşıyorum. Kendi çocuğumu o çocuğun yerine koyup düşününce de çıldıracak gibi oluyorum. Annelik öyle zor ki, tüm yaşadığın güzellikler yanında çocuğunun ağlaması bile anne yüreğini paramparça ediyor.

Ay

1 yorum:

  1. ‎"Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara.
    Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu deyin mesela.
    Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.
    Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürü
    yorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da.
    ...Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.
    Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir; yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.
    Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
    Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden, o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden.
    Yoksa çiçek çokta önemli değildir, zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.
    Sahiplenilmeyi sever kadınlar; “kendi ayakları üstünde durma felsefeleri” güçlü görünme kaygısından.
    Hesap sorar gibi değil, tebessümle “nerdeydin” dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.
    Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.
    Dinlenilmeyi sever kadınlar; düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.
    Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar; o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.
    Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar; elinde değildir ki; hala içindedir elinde pamuk şekeri saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.
    Ve annedir bütün kadınlar; bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar; çünkü geleceğinizi onlar kurarlar."

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.