28 Aralık 2009 Pazartesi

Aldatılmak


Kimse hak etmez. Aldatılanın suçu değildir ancak en çok yıpranan aldatılan taraf olur. Aldatılan, ben bu davranışa sebep olacak ne yaptım gibi sorular ile kendini sorgular ve boğar. Aldatılmasından kendine bir pay çıkarır. Çıkardığı pay ile de onarımı mümkün olmayan bilinçaltında beslenen güvensizlik, yetersizlik duygusuna sebep olur.


Sevdiğim sanatçı İzel'in yaşamış olduğu aldatılma olayından sonra, bir gün içinde yüzünde oluşan sivilcelerden dolayı, yıllarca cilt bozukluğu yaşaması yüzünden etkilenmemdir. İnsanın öyle derinlerinde ve öyle derince yaralayan, beden ahengini bozan bir olayı yaşamasının dışa yansımasıdır. Sevgili İzel gibi aldatılmış olan birçok insan var ve kimisi intihara teşebbüs edecek kadar suçu kendinde sanıyor.

Aldatılma olayları kendi içinde incelenmeli ancak genel olan şudur ki; aldatan suçlu, aldanan ise mağdurdur. Ortam, yaşanmışlıklar, kızgınlıklar, ahlaki zayıflıklar aldatmak için ıslak zemini oluşturur. İnsanın karakteri, inançları ise bu hatayı, günahı işlemekte en büyük bariyerdir.

Aldatıldığını bir şekilde öğrenmiş olanlar bunun etkisini yıllarca ruhlarında kara leke gibi yaşarlar. Oysa lekeyi taşıması ve yaşaması gerekenler aldatanlar olmalıdır. Aldatıldığınızı öğrendiğiniz zaman ruh ve beden olarak verdiğiniz tepkileri ömrünüzce yaşamak zorunda kalmak ise en büyük haksızlıktır.

Kendinize haksızlık etmeyin...

Ay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.