28 Aralık 2009 Pazartesi

Akşam Sefası


Kararınca yer, gök, içim gibi başlar iç çekişlerim gençliğime dair. Su gibi akan ömrüme dur diyemedim.
Diyebilenini de hiç görmedim. Akşamları cefa yerine, sefa çekmek istedim çoğu zaman ama hiç günüm geceme uymadı. Yap-boz hayatım benden önce yol aldı. Geriye bakmaya korkuyorum. Gecelere gömüyorum. Elimden gelse geçmişime hiç gün doğmasın diye uğraşıyorum ama o da nafile. Hüzün can yoldaşım.

Akşam olduğunda, akşam sefası yaşamak istiyorum. İsteklerim kursağımda katmerleşiyor. Ben çöl akşamlarında susuz kalıyorum. Yalnızlığıma sarılıyorum da o bile sarmıyor beni. Ben mi akşama dargınım yoksa akşamlar mı benden intikam alıyor belli değil. Tek bildiğim hiç anlaşamadığımız.

Balkona bir masa donatayım. Sohbeti bal olan ile karşılıklı oturayım. Kahvemi yudumlarken, sohbeti ile yoğrulayım istiyorum. Akşam geliyor, kahve geliyor da bir sohbeti bal eksik kalıyor. O olmayınca da ne akşam sefası ne de kahvenin hatırı oluyor. Gönül kahveyi ve akşamı bahane ediyor. Ben buna kanmıyorum ama bir kanar bulunur umudumu yeşertiyorum.

Gençliğimdeki koşuşturmalarım geliyor aklıma da ne çok yaşanmışlıklarım var. Ne çok yere yetişmişim de şimdi bana yetişen olmuyor. Hüzünle kardeş, sessizlik ile dost oluyorum. Davetsiz misafir onlar ama davet edecek misafiri de ben göremiyorum. Gün batımı ile umutlarım da yastığımın altına girmeye hazırlanıyor. Önce onları uyutuyorum, sonra da kendimi avutuyorum.

Ay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.