Kendimi bilmeye başladığım günden sonra hayat benim için ya siyahtı ya da beyaz. Nedense hiç gri olmadı, belki de ben buna izin vermedim. Hiçbir şeyin ortasını sevmiyorum.
Bilinmedik bir yarın beni mutsuz ediyor. Bir şey hayatımda ya var olmalı ya da yok olmalı. Hiç sürüncemede kalmasına tahammülüm yoktur.
Bu yapımdan dolayı da çok gemiler yaktım. Ağdalı bir hayat yaşadım. İlişkileri sündürmedim, benim için iyi ise ve varsa devam ettim ama kötü ya da anlamsız ise ağda gibi koparıp attım.
Ağda dedim de aklıma geldi, ne büyük işkencedir ağda. Basketbol oynayan erkeklerin bacaklarına ağda yaptıklarını biliyorum ve bu acıya kadınlar zor dayanırken erkeklerin hassas ciltlerine nasıl kıydıklarına hayret ediyorum. Bir bakıma kadınların ağda yüzünden nasıl bir acı yaşadıklarını test etmiş olmaları içten içe beni mutlu da etmiyor değil.
Tüy dökücü ağdadan kendi karakterimin inceliklerine geri dönüyorum. Benim asıl merak ettiğim ise bir ben miyim? Herkes esnek ilişkiler yaşayabiliyor da ben mi bunu yapamıyorum anlamış değilim.
Ay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.