7 Ekim 2008 Salı

Üç Nokta Mesafesi

Asla ulaşamadığım ama ulaşmak istediğim, gerçek hayatla tanışmadığım, hiçbir derdimin olmadığı, dünya yıkılsa umurumda olmayan, istediğim her şeyi yaptığım, okula gitme, ödev yapma gibi bir sorumluluğumun da olmadığı bir dönem geçirdim:


 Çocukluğum, aslında çocukluğum üç noktanın ardına sığamayacak kadar büyük ama ben size geçmişte yaşadıklarımı değil; şu anki aklım olsaydı çocukluğumda neler yapardım bunları anlatacağım.
Neler mi yapardım? Öncelikle evde kırılacak ne kadar eşya varsa hepsini kırardım. Sonra her gün lunaparka giderdim, canımın istediği her şeyi aldırırdım, kızdığım bütün kişilere ya taş atardım ya da onları ısırırdım, bir oyun arkadaşım beni sinirlendirdiyse onun saçını başını yolardım, canımın çektiği her şeyi yerdim, içimden ağlamak geldiğinde avazım çıktığı kadar bağırırdım, içimden geçen her şeyi söylerdim ve daha bir sürü şey yapardım çünkü; ben Çocuktum. İsteseler de bana kızamazlardı. Eğer kızmayı deneselerdi onlara duygu sömürüsü yapıp buna kalkıştıkları için onları pişman ederdim.
Bütün bunları yaptığım için mutlu olurdum. Bunları düşününce de mutlu oluyorum ama yapamadığım için bir yanım buruk. Fakat biliyorum ki ne yaparsam yapayım geçmiş geri gelmeyecek.
Velhasıl çocuk olmayı hepimiz isteriz ama ne kadar istersek isteyelim üzgünüm bu üç nokta mesafesi asla kapanmayacak

Yazar: Rapido

1 yorum:

  1. İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa o zaman sana “diri” denilir.

    Ibn-i Sina

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.