13 Ekim 2008 Pazartesi

Safranbolu


Dört mevsimin aynı anda yaşandığı güzel yurdumuzun, güzel bir bölgesidir Safranbolu. Eskiye ait ne varsa koruyarak günümüze taşımış olan şirin bir kent. Yolları dar, özellikle ara sokaklardan aynı anda iki arabanın geçmesi imkansız.
Evleri ise resimlerdeki kadar ufak ancak bu dış cephe görüntüsünün içi çok geniş. İlk başlarda bu kadar alanda nasıl yaşanır gibi düşüncelerimi içine girip gezdiğimde unuttum. Evlerin içi genellikle ahşap döşeme o nedenle de yürürken çok ses çıkarıyor ancak sağlık açısından düşünüldüğünde o çıkan sese bile razı oluyorsunuz.
Yeşillikler içinde gizlenmiş bir hazine Safranbolu. Yeşil alanının çokluğu ile şirin evlerin görüntüsü birleşince tabloya bakarmış gibi bir his uyandırıyor. Yolları eski kesme taşlar ile döşenmiş olduğundan yürümekte güçlük çekilmesi alışık olmamakla ilgili ya da topuklu ayakkabı ile gezmeye gitmekle ilgili olabilir.
Safranbolu’ya kadar gidip Cinci Han’da oturup bir çay içmeden olmaz. O bölgenin en tanınmış, ünlü mekanlarının başında yerine alır.

1 yorum:

  1. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum.

    Oğuz Atay

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.